19. Yüzyıl Rus Edebiyatı'nın önde gelen temsilcilerinden biri de Nikolay Çernişevski'dir. Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" romanı farklı dillerde yayınlanmıştı.
Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" romanı, iki ciltlik büyük bir romandır. Çernişevski, "Nasıl Yapmalı?" romanında, Rusya'nın sosyal gerçeklerini, siyasî atmosferi, Rusya Halkı'nın sorunlarını, Rus "entelejansiya"sının yaşadığı koşulları, gerçekçi bir roman tekniği ile anlatmıştı.
Çernişevski, Rus "entelejansiya"sı içinde, hatta halk arasında tartışma konusu olan "Slavcılık" ve "Batıcılık" tartışmalarının ötesine geçmeyi seçmiş, ama, genel olarak Rusya'da Batılı anlamda bir kapitalistleşme olmadan sosyalizme geçilmesinin mümkün olmayacağı tezlerine eğilimini göstermişti. Dostoyevski gibi "Slavcı" yazarlar ise, Hristiyanca bir sosyalizmin koşullarının var olduğunu yazmışlar, Batılı anlamda bir kapitalizmin ve genel olarak "Batıcılık"ın Rusya'ya zarar vereceğini öne sürmüşlerdi.
Çernişevski, Batılı anlamda bir kapitalizmi savunmuyordu elbette. "Nasıl Yapmalı?" romanında, Çernişevski, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki farklılığın ve karşıtlığın açıklamasını yapmıştı, hem de bir giyim atölyesi örneğinde. Çernişevski, yine de "objektiv" bir yazardı, kapitalizmin güçleneceğini sezmişti, bir "işçi sınıfı"nın da oluştuğunu ve çoğalacağını saptamıştı. Rus kapitalizmi, daha ilk döneminde, sosyalizmin koşullarını da hazırlıyordu. Çernişevski, "Nasıl Yapmalı?" romanında, doğrudan sosyalizm tartışmasına girmez, ama, "yeni insanlar"ın yeni sosyal koşullar getireceğini ve Hegelci anlamda bir gelişme ile, yeni sosyal koşulların da "yeni insanlar" getireceğini yazar.
Çernişevski'nin felsefe alanında yazdığı felsefî denemeler, sonradan Vladimir Lenin'in "Felsefe Defterleri" kitabında yer almıştı. Lenin, Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" romanından etkilenip "Ne Yapmalı?" kitabını yazmıştı, sonra da "Felsefe Defterleri"nde Çernişevski'nin felsefî denemelerini ele almıştı. Çernişevski, öncülü Belinski gibi bir anlamda "Hegelci" bir filozof idi. Çernişevski, Hegel'in "idealizm"ini reddetmekle birlikte, "diyalektik metod"unu kullanır, Hegel'in "tarih felsefesi"nden de etkilenir. Çernişevski, Plehanov'dan hemen önce yetişmiş bir "Marxist" idi aslında, ama, Marx da yaşıyordu aynı sırada ve Çernişevski, "Rusya'nın Marx'ı" idi bir anlamda. Çernişevski, Rus felsefesinin vardığı yüksek bir doruk idi, Tolstoy gibi, Nekrassov gibi, Turgenyev gibi bir doruk.
Nikolay Çernişevski, felsefeyi edebiyatında uygulamış, felsefî bir edebiyat yaratmıştı. Çernişevski, Rousseau gibi bir sosyal filozof olduğu gibi, Dostoyevski gibi bir "ruh filozofu" olmayı başarmıştı. Çernişevski, Hegel'in "idealizm"ini reddederken, Hegel'in "ruh felsefesi"ni küçümsemez, Platon'un "idealar"ını ya da Descartes'ın "düşünce felsefesi"ni önemser, Çernişevski'nin "objektiv" tabiatı, felsefesine de yansır, bir "felsefe tarihi" anlayışı vardır Çernişevski'nin de.
Çernişevski'yi hatırlarken, Çernişevski'nin "hümanist", "bilimci", "canlı", "yaşama sevinci ile dolu", "dinamik", "yeni", "akılcı" dünyasını hatırlarız, edebiyatı ile felsefesinin "sentez"idir bu dünya, "gelecekçi" bir yönü de vardır bu "sentez"in.
SİNAN ÖNER
Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" romanı, iki ciltlik büyük bir romandır. Çernişevski, "Nasıl Yapmalı?" romanında, Rusya'nın sosyal gerçeklerini, siyasî atmosferi, Rusya Halkı'nın sorunlarını, Rus "entelejansiya"sının yaşadığı koşulları, gerçekçi bir roman tekniği ile anlatmıştı.
Çernişevski, Rus "entelejansiya"sı içinde, hatta halk arasında tartışma konusu olan "Slavcılık" ve "Batıcılık" tartışmalarının ötesine geçmeyi seçmiş, ama, genel olarak Rusya'da Batılı anlamda bir kapitalistleşme olmadan sosyalizme geçilmesinin mümkün olmayacağı tezlerine eğilimini göstermişti. Dostoyevski gibi "Slavcı" yazarlar ise, Hristiyanca bir sosyalizmin koşullarının var olduğunu yazmışlar, Batılı anlamda bir kapitalizmin ve genel olarak "Batıcılık"ın Rusya'ya zarar vereceğini öne sürmüşlerdi.
Çernişevski, Batılı anlamda bir kapitalizmi savunmuyordu elbette. "Nasıl Yapmalı?" romanında, Çernişevski, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki farklılığın ve karşıtlığın açıklamasını yapmıştı, hem de bir giyim atölyesi örneğinde. Çernişevski, yine de "objektiv" bir yazardı, kapitalizmin güçleneceğini sezmişti, bir "işçi sınıfı"nın da oluştuğunu ve çoğalacağını saptamıştı. Rus kapitalizmi, daha ilk döneminde, sosyalizmin koşullarını da hazırlıyordu. Çernişevski, "Nasıl Yapmalı?" romanında, doğrudan sosyalizm tartışmasına girmez, ama, "yeni insanlar"ın yeni sosyal koşullar getireceğini ve Hegelci anlamda bir gelişme ile, yeni sosyal koşulların da "yeni insanlar" getireceğini yazar.
Çernişevski'nin felsefe alanında yazdığı felsefî denemeler, sonradan Vladimir Lenin'in "Felsefe Defterleri" kitabında yer almıştı. Lenin, Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" romanından etkilenip "Ne Yapmalı?" kitabını yazmıştı, sonra da "Felsefe Defterleri"nde Çernişevski'nin felsefî denemelerini ele almıştı. Çernişevski, öncülü Belinski gibi bir anlamda "Hegelci" bir filozof idi. Çernişevski, Hegel'in "idealizm"ini reddetmekle birlikte, "diyalektik metod"unu kullanır, Hegel'in "tarih felsefesi"nden de etkilenir. Çernişevski, Plehanov'dan hemen önce yetişmiş bir "Marxist" idi aslında, ama, Marx da yaşıyordu aynı sırada ve Çernişevski, "Rusya'nın Marx'ı" idi bir anlamda. Çernişevski, Rus felsefesinin vardığı yüksek bir doruk idi, Tolstoy gibi, Nekrassov gibi, Turgenyev gibi bir doruk.
Nikolay Çernişevski, felsefeyi edebiyatında uygulamış, felsefî bir edebiyat yaratmıştı. Çernişevski, Rousseau gibi bir sosyal filozof olduğu gibi, Dostoyevski gibi bir "ruh filozofu" olmayı başarmıştı. Çernişevski, Hegel'in "idealizm"ini reddederken, Hegel'in "ruh felsefesi"ni küçümsemez, Platon'un "idealar"ını ya da Descartes'ın "düşünce felsefesi"ni önemser, Çernişevski'nin "objektiv" tabiatı, felsefesine de yansır, bir "felsefe tarihi" anlayışı vardır Çernişevski'nin de.
Çernişevski'yi hatırlarken, Çernişevski'nin "hümanist", "bilimci", "canlı", "yaşama sevinci ile dolu", "dinamik", "yeni", "akılcı" dünyasını hatırlarız, edebiyatı ile felsefesinin "sentez"idir bu dünya, "gelecekçi" bir yönü de vardır bu "sentez"in.
SİNAN ÖNER
No comments:
Post a Comment