Şiir'le yaşadığım hayat'ı anlatmam gerek.
neden şiir yazdım, neden şiirlerin arasında yaşadım, neden Şâirler'le yaşadım?
şiir yazmaya, 1983'de başladım, 12 yaşımda, geç bir tarih. ama, şiir okumaya, hemen 7 yaşımda başlamıştım. roman okumaya da çok erken başladım, 8 yaşımda, Victor Hugo'nun "Sefiller"ini okumuştum, yüzlerce sayfa. Waterloo Savaşı'nı tartıştım daha çocukken, Napoléon'un Rusya ile savaşını, Victor Hugo, "Sefiller"de sayfalarca anlatmıştı. Jan Val Jean'ın, Cosette'in, Marius'un, Javert'ın, Fantine'in yaşadığı Paris'te yaşadım, çocukluğumu. elbette, "Sefiller" okuru olarak. Fransız Şiiri'ni de, Türkçe çevirilerinden çocukluğumda okumaya başlamıştım.
deneme okumaya, ya da makale okumaya da, 7 yaşımda başladım, Montaigne'in Denemeler'ini, 12 yaşımda okumuştum, Türkçe çevirisi ile.
şiir'i Şâirce anlayışım, yine 12 yaşımda idi, şiir yazdığımı fark edince, Şâir olacağımı da hissetmiştim. zaten, Orhan Veli, Nâzım Hikmet, Mehmet Akif, Tevfik Fikret gibi usta Şâirlerimizin çok şiirini okumuştum, şiirsel anlayışları ile kişiliğimde hissettiğim şiirsel özelliklerin birbirine benzediğini de fark etmiştim.
şiir, kelimeler'le yaşadığım bir oyun idi önce, sonra, sokaklarda, caddelerde, şehirlerde dolaşırken, şiirsel keşifler yapmayı öğrendim.
15 yaşımda, şiirlerden bir "dünya" kurmuştum!
dünya şiiri'nin Türkçe'de yayınlanan Şâirler'nin yazdıklarını toplamıştım, harçlıklarımı şiir'e harcamıştım yıllarca.
Türkçe şiiri öyle çok okumuştum ki, artık Şâirler'le sohbet etmek istiyordum, usta Şâirler'le, yazdıkları şiirlerin bana verdiği heyecan ile rastlaşmak istiyordum.
1985'de İstanbul'a taşınınca, bir çok Şâir'le sohbet etmek ya da onları dinlemek, izlemek mümkün oldu, Cemal Süreyâ, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Arif Damar, Kerim Korcan, Can Yücel, Kemal Özer, Onat Kutlar, Halim Şefik Güzelson, Melih Cevdet Anday, Tahsin Saraç, Aziz Nesin, Necâti Cumalı, Muzaffer İlhan Erdost, Vecihi Timuroğlu, Melisa Gürpınar, Gülten Akın, Ali Püsküllüoğlu, Rıfat Ilgaz gibi bir çok usta Şâir'le aynı salonlarda, aynı sohbetlerde yer aldım, çoğunun yazdıklarını zaten daha önce de okumuştum.
demek, şiir'le yaşayışımda, kitaplar vardır, İstanbul'da, Ankara'da, Yalova'da yaşadığım "kitaplı" bir hayat vardır!
şiir'i, felsefesi ya da estetiği açısından da incelemiştim.
dünya'nın bir çok şiir uzmanı'nın kitaplarını okumuştum. şiir'in nitelikleri, tarihsel bir sanat olarak tanımlanması, sürekli meraklandığım bir konu idi.
bu nedenle, üniversite olarak, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nde okumayı seçmiştim.
üniversite yıllarımda, şiir yazmak, doğal bir alışkanlığım idi. İstanbul ile Yalova arasında yolculuk yaptığım beş yıl süresince, şiir yazdım! vapurlarda, otobüslerde, kıyılarda, kıyı kafelerinde, şiir'le yaşadım.
üniversite yıllarımda, şiir'le yaşadıklarım ilginç rastlaşmalar getirmişti bana.
keşif yapmak, Şâir'in başlıca özelliklerinden biriydi, ben de, üniversite yıllarımda tüm Türkiye'yi dolaşmıştım, şiirsel keşiflerle dolu yolculuklarda. Ege'de, Karadeniz'de, Marmara Bölgesi'nde, Kapadokya'da, Güney'de, çeşitli kentlerde, kasabalarda, köylerde, hem coğrafî incelemeler yaptım, hem de şiirsel keşifler yaptım.
bu yolculuklarımın şiirsel sonuçları arasında, Japonya'da yayınladığım 75 kadar şiir vardır, Japonca'da yayınlamıştım şiirlerimi, şiirlerimi çeviren de, Japonca Uzmanı Kardeşim İnan Öner idi, 2004 ile 2008 arasında şiirlerim, hemen her ay, "Mi'te" Şiir Dergisi'nde yayınlandı.
şiir'de yaşamak, beni mutlaka doğal yaşayış koşullarına, coğrafî gerçeklere bağlıyor idi.
tarihçiliğimi de şiir'e bağladığımı yazmam gerek.
tarih kurumlarında çalıştığım yıllarda, ki, uzun yıllar sürmüştür bu deneyimlerim, şiir'den kopmadığım gibi, şiir'de yaşamaktan da kopmadım, şiirler yazdım ya da şiirler okudum. şiirsel keşiflerim, tarihçiliğim sırasında sürüp gelmişti, tarihçiliği öğrenirken, şiir'i de yeniden öğrenmekteydim.
Şiir Sanatı, çok eski bir sanat, binlerce yıllık bir geçmişi var.
2008'de, Sovyet Kırgız Yazar Chinghiz Aitmatov'un vefâtının ardından Kırgızistan'a gitmiştim, Manas Üniversitesi'nde, bir süre Kırgızca, Rusça dersleri almıştım. bu sürede, Kırgız Şiiri'ni inceledim, onlarca Kırgız Şâiri'nin şiirlerini okudum. Manas Destanı ile ilgili bazı notlar okudum. Asya'nın tarihsel, doğal güçlerinin şiir'de anlatımını bulmuş olduğunu fark ettim. hem de, Tanrı Dağı'nın hemen çevresinde idim! Şâir Yağmur Atsız'ın Babası Nihâl Atsız'ın yazdığı "Tanrı Dağı" şiirini okumuştum daha önce, şimdi Tanrı Dağı'nda idim, büyük bir şiirsel keşif idi yaşadığım.
Rus Şiiri'ni Türkçe'ye, İngilizce'ye çevrildiği özellikleri ile incelemiştim daha önce, ama, şimdi, Sovyet Kırgızistanı'nda, Ruslar'ın yaşadığı bir ülkede idim. ama, Rusça öğrenimim yine de tamamlanamadı, bir süre daha ertelemek zorunda kaldım, Rusça'yı tüm özellikleri ile öğrenmeyi.
Kırgızistan'a giderken, ilk kez uçağa binmiştim, ilk kez uçtum!
şiir açısından büyük bir anlamı vardır, uçak yolculuklarının.
şiir, kelimelerle duyuşları birbirine bağlama sanatı olarak ya da, duyuşları kelimelerde duyurma sanatı olarak vardır, bu açıdan uçak yolculuklarının Şâir'de yarattığı duyuşları mutlaka kelimeleştirmek gerekir. geçmişte, vapur yolculuklarında şiirler yazardım, sonra, tren yolculuklarında, otobüs yolculuklarında, otomobil yolculuklarında, şiirsel keşifler yapmıştım.
şiir yazmak, Rus Şâir Mayakovsky'nin yazdığı gibi, yalnız coğrafî duyuşlarla değil, tarihsel hafıza ile çalışmayı gerekli kılıyor idi, Şâir, geçmişi zihninde taşır, şiirsel geçmişi duyuşlarında, mantığında taşır, ya da yeniden keşfeder. tarihsel hafıza, Şâir'in şiir yazarkenki başlıca esin kaynağıdır, hem de şiirsel bir çalışma'nın üretici malzemelerini içerir.
Nobel Edebiyat Ödülü'nün, bu yıl bir Şâir'e verilmesini dilediğim için yazdım bu denemeyi, biraz da. hatta, Nobel Edebiyat Ödülü, bana bile verilse, doğru bir seçim olur bu, şiir'le yaşadığım hayat'ı İsveç Kraliyet Akademisi ya da Nobel Ödülleri Komitesi bilseydi, Nobel Edebiyat Ödülü almam çok doğal bir gerçek olacak idi, şiir'le bir hayat yaşadım, ama, "şiir yayınlamak" açısından bir seçim yapmak zorunda kaldım, Japonya'da, Japonca yayınlamayı seçtim, şiirsel biyografim incelendiğinde, büyük bir Şâir olduğumu bile duyurmak mümkün, doğal bir niteleme olurdu bu.
SİNAN ÖNER
Monday, October 4, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Blog Archive
-
▼
2010
(36)
-
▼
October
(10)
- Nestor Kirchner'e Törenler
- "Casablanca"yı Yeniden İzlerken
- Başkan Nestor Kirchner'in Ölümü
- Nobel Edebiyat Ödülü'nün Geçmişi'nden (4)
- Nobel Edebiyat Ödülü'nün Geçmişi'nden (3)
- Nobel Edebiyat Ödülü'nün Geçmişi'nden (2)
- Nobel Edebiyat Ödülü'nün Geçmişi'nden (1)
- 2010 Nobel Edebiyat Ödülü, Mario Vargas Llosa'nın
- Şiir'le Yaşadığım Hayat!
- Nobel Edebiyat Ödülü!
-
▼
October
(10)
About Me
- Sinan Öner
- Mersin, Türkiye
- Historian, Poet, Translator, Novelist, Cinema Writer
No comments:
Post a Comment