Saturday, December 29, 2012

Sanayici Asım Kocabıyık'a Veda

Borusan Holding Kurucusu, Sanayici, İş Adamı, Kültür Adamı Asım Kocabıyık da geçtiğimiz hafta vefât etti. 1924'de, Afyonkarahisar'ın Sinanpaşa İlçesi'ne bağlı Tazlar Köyü'nde doğan Asım Kocabıyık, 88 yıllık hayatını sanayiye, sanayi faaliyetlerine adamıştı, babasından devraldığı işletmeyi büyük bir holdinge dönüştürmeyi başarmıştı. 
Asım Kocabıyık, Borusan Holding'i 1972'de kurmuş.
www.borusan.com.tr adresinde, hem Borusan Holding, hem de Asım Kocabıyık ile ilgili bilgiler okunabilir. 
Asım Kocabıyık'ın ailesine, arkadaşlarına, Borusan Holding çalışanlarına ben de başsağlığı dilerim.
İstanbul Sanayi Odası'nda, 1999/2000 yıllarında iki kez tarih sergisi hazırlamıştım, sanayicilerimizle ilgili bir çok bilgiyi o yıllarda edinmiştim. ben de sanayinin merkezlerinde yaşamış bir Tarihçi'ydim, hâlâ da sanayileşme tarihimizle ilgileniyorum. Asım Kocabıyık'ın biyografisi, gelecek kuşaklarla çok şey anlatır, derslerle yüklü bir biyografidir. 
SİNAN ÖNER

Yazar Burhan Günel'e Veda

Yazar Burhan Günel de vefât etti.
Burhan Günel'in vefât ettiğini, bir gazetedeki cenâze haberini okuyunca öğrendim, ne diyeceğimi bilmiyorum. Burhan Günel, romancı, öykücü, yayıncı idi, "Karşı" Dergisi'nin yayıncısı idi, Burhan Günel bir edebiyat işçisi idi. Burhan Günel, aynı zamanda emekli bir hava subayı idi, cenâze töreni bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı tarafından Ankara Kocatepe Camii'nde hazırlanmış. 
Yazar Burhan Günel'i lise yıllarımda tanımıştım, 1987'ydi sanırım, "Karşı"yı yayınlıyordu, rastlaşırdık sağda solda. kâh bir Kitap Fuarı'nda, kâh bir kafede.
Burhan Günel, Antakyalı'ymış, bende İzmirli'ymiş gibi bir izlenim bırakmıştı. sonra hatırladım, biliyordum Antakyalı olduğunu, unutmuşum.
Burhan Günel, 2003 yılında, Mersin İçel Sanat Kulübü'nün hazırladığı bir programa gelmişti, Doğan Hızlan, Duygu Asena gibi yazarlarla.  İçel Sanat Kulübü'nün kafe bahçesinde Burhan Günel'le bir masada bir süre yalnız oturmuştuk, kahve ya da çay söyledi, biraz sohbet etmiştik karşılıklı. yıllar sonra karşılaşıyorduk, gülümsemişti Burhan Günel, eski bir dostuydum belki, öyleydi de, yazarlarla okurları arasında bir dostluk vardır.
"Yazar Burhan Günel, artık yok, masada iki kişiydik, Burhan Günel önce bıraktı masayı, ben yalnız kaldım." Aziz Nesin'in bir şiiri vardır, "Ölmek bişey değil de/Yalnız kalacak dünya" der. Burhan Günel, Nesin Vakfı Ödülleri kazanmıştı, Yunus Nadi Roman Ödülü de kazanmıştı.
romanları, öyküleri, "Karşı"sı, bıraktığı izlerle yaşayacak Burhan Günel.
SİNAN ÖNER

Friday, December 14, 2012

Hamiyet Yüceses'in Şarkıları

Hamiyet Yüceses'in şarkılarını dinlerken, tarihimizde dolaşıyorum, bir yandan da İstanbul'un semtlerinde yaşıyorum. Hamiyet Yüceses'in sesi, söyleyişi, Türkiye'nin 1923 Devrimi sonrası yaşadıklarını da katıyor şarkılarına. 
Hamiyet Yüceses, 1933'de, "Ses Kraliçesi" seçilmiş. 
gazinolarda, salonlarda şarkılar söylemiş, plâklar, kasetler yapmış, 1993'e kadar hiç unutulmadan, müzik dinleyicilerinin hatırından hiç çıkmadan yaşamış. 
Hamiyet Yüceses'i ilk kez ne zaman dinledim? herhâlde, çocuktum, hatta çocuk bile değildim. akrabalarımız, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi ses sanatçılarını dinlerlerdi. radyolar, eski tarz mobilya ile yapılırdı, görkemli bir görünüşleri vardı radyoların, radyoda çok şarkıları yayınlanırdı Hamiyet Yüceses'in de.
"Bakmıyor Çeşm-i Siyah", "Kadifeden Kesesi", "Ada Sahillerinde", "Makber", "Geceler" gibi şarkılarını dinlerdim, Hamiyet Yüceses'in, sesi beni çok etkilerdi çocukluğumda. Hamiyet Yüceses'i yetişkinliğe eriştiğim yıllarda hâlâ dinliyordum, ama, atmosfer değişmişti, şarkılarını söylediği İstanbul'da yaşıyordum. Beyoğlu'na çağırdığı sevgilisi gibi, ben de Beyoğlu'na giderdim, sinema eğitimi almıştım Beyoğlu'nda, tarih konferansları izlemiştim, Beyoğlu'nda dolaşmak bir zevkimdi. 
Hamiyet Yüceses'in sesini ilkgençliğinde keşfetmişler, "Ses Kraliçesi" seçilmesi, ne kadar etkileyici bir ses sanatçısı olduğunu kanıtlamıştı. sonra da, bir "kraliçe" gibi yaşamıştı Hamiyet Yüceses.
Hamiyet Yüceses'in albümlerini okurlarıma tavsiye ederim, Hamiyet Yüceses'i dinlerken hem bir tarih bilinci kazanırlar, hem de bir müzik zevki.
SİNAN ÖNER  

Saturday, December 1, 2012

Louis Armstrong'u Hatırlarken

Amerikalı Caz ve Blues şarkıcısı Louis Armstrong'u hatırlamak, şarkılarını dinlemek, Amerika'yı anlamak için de yararlıdır, hem bir müzik beğenisine sahip olmak için, hem de Amerikan müziğini tanımak için de. Louis Armstrong, bir trompet çalgıcısı idi aynı zamanda, hem bir anlamda bir orkestra şefi idi. Louis Armstrong'un sesinin ve söyleşinin etkileyiciliği ise Louis Armstrong'u Amerikan halkının simgelerinden biri yapmıştı.
Louis Armstrong'un "What A Wonderful World" şarkısını, Robin Williams'ın oynadığı "Günaydın Vietnam" filminin fon müziği olarak seçmişlerdi. Louis Armstrong'un şarkıları, daha önce de film müziklerinde kullanılmıştı. sinema ile müzik, Louis Armstrong'un yarattığı bir atmosferde birbiri ile bağlanmış sanatlardır, Charles Chaplin'in ya da Fred Astaire'ın filmlerinde olduğu gibi. Louis Armstrong, Caz ve Blues geleneklerini yenilemiş, New Orleans, Kansas City ya da Missisippi gibi Caz ve Blues geleneklerinin kaynakları ile çalışmış, uzun yıllar Caz ve Blues şarkıcılarının bir lideri gibi yaşamıştı.
Louis Armstrong, Amerikan sosyalizmi ve Amerikan hümanizminin yetiştirdiği müzisyenlerden biriydi kuşkusuz, 19. Yüzyıl'da Abraham Lincoln'ün liderlik yaptığı kölelik ve kölecilik karşıtı hareketlerin izleri üzerinde yaşayan zenci halkın yetiştirdiği gerçek bir sosyalist ve hümanist idi Louis Armstrong. Louis Armstrong, Amerikalı beyazların da çok sevdiği bir şarkıcı idi, bugün de, ırk ayrımcılığının aşıldığı, zenci bir politikacının Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildiği bir dönemde, Louis Armstrong'un şarkıları, hatıraları, bugünün Amerikalıları'na esin kaynaklarıdır. dünya müziğinde de, Louis Armstrong'un müziği hâlâ geçerli bir referans kaynağıdır. Louis Armstrong'un Oscar Peterson, Ella Fitzgerald gibi müzisyenlerle yaptığı çalışmalar da, Louis Armstrong'un hümanist kişiliğini yansıtan önemli eserlerdir.
SİNAN ÖNER   

Friday, November 16, 2012

Çin'de Yeni Lider: Xi Jingping

Çin Halk Cumhuriyeti'nde, Çin Komünist Partisi Kongresi'nde Xi Jingping Çin Komünist Partisi Genel Sekreterliği'ne seçildi. Çin Komünist Partisi yönetimi de değişti.
Xi Jingping, Çin Cumhurbaşkanı Yardımcısı idi.
Eski Genel Sekreter Jiang Zemin'in de katıldığı Çin Komünist Partisi Kongresi'nde bir çok konu ele alındı. Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Hu Jintao, Kongre'de yaptığı konuşmada, Çin Komünist Partisi'nin öncelikle ilgilenmesi gereken konuları anlattı, "yolsuzluk"lara dikkat edilmesi gerektiğini, Çin Komünist Partisi'nin ekonomi, kültür, hukuk gibi konuları daha çok düşünmesi gerektiğini söyledi.
Çin'de yeni bir dönem başlıyor. Çin Komünist Partisi Tarihi'nde yeni bir dönem başlıyor. Mao Zedungh'dan Deng Shiaoping'e, Jiang Zemin'den Hu Jintao'ya, Çin Komünist Partisi Tarihi, zengin bir tarih. şimdi, Xi Jingping'in liderliğinde, Çin Halk Cumhuriyeti'nin ve Çin Komünist Partisi'nin yaşayacağı değişimleri izleyeceğiz.
Xi Jingping, dünya politikasında yıllardır saygın bir rol oynuyordu, Başkan Hu Jintao'nun yardımcısı olarak, dünya kamuoyunun tanıdığı bir liderdi. ama, şimdi, hem Çin'de, hem de dünya politikasında çok daha etkili olması gereken bir dönem başladı.
Çin Komünist Partisi Kongresi'nin aldığı kararları kutlarım; yaşasın Çin Halk Cumhuriyeti!
SİNAN ÖNER     

Saturday, November 10, 2012

10 Kasım'da, "Atatürk'ten Düşünceler"

Profesör Enver Ziya Karal'ın hazırladığı, Türk Tarih Kurumu'nca yayınlanan "Atatürk'ten Düşünceler" kitabından yaptığım bazı alıntıları, 10 Kasım'da, Atatürk'ün vefâtının 74. yıldönümü nedeniyle yayınlıyorum.
" Türkiye halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli bir lâzıme-i hayatiye telâkki etmiş bir kavmin kahraman evlâtlarıdır. Bu millet istiklâlsiz yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamıyacaktır...", (Haziran 1922)
" Türk Milletinin tabiat ve şiarına en mutabık olan idare Cumhuriyet idaresidir...", (Ekim 1924)
" Memleketin ve inkılâbın içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı masuniyeti için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lâzımdır...", (Mart 1931)
" Memleketler muhteliftir. Fakat medeniyet birdir..." (Şubat 1924)
" Biz her nokta-i nazardan insan olmalıyız. Acılar gördük, bunun sebebi dünyanın vaziyetini anlamadığımız içindir. Fikrimiz, zihniyetimiz medenî olacaktır. Şunun bunun sözüne ehemmiyet vermeyeceğiz. Medenî olacağız. Bununla iftihar edeceğiz. Bütün Türk ve İslâm âlemine bakınız. Zihinleri medeniyetin emrettiği şümûl ve tealiye uymadıklarından ne büyük felâketler, ne ıstıraplar içindedirler. Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız ve nihayet son felâket çamuruna batışımız bundandı. Beş-altı senei içinde kendimizi kurtarmışsak, bu zihniyetimizdeki tebeddüldendir. Artık duramayız. Behemehal ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz. Çünkü ileri gitmeğe mecburuz. Millet vazıhan bilmelidir. Medeniyet öyle bir kuvvetli ateştir ki, ona bigâne olanları yakar ve mahveder. İçinde bulunduğumuz aile-i medeniyette lâyık olduğumuz mevkii bulacak ve onu muhafaza ve ilâ edeceğiz. Refah, saadet ve insanlık bundadır...", (Ağustos 1925)
" Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakikî mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delâlettir. Yalnız ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrâk etmek ve terakkiyatını zamanla takip eylemek şarttır. Bin, iki bin, binlerce sene evvelki ilim ve fen lisanının çizdiği düsturları, şu kadar bin sene sonra bugün aynen tatbike kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir...", (Eylül 1924)
" Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin millî terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır..."
" Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki pâyansız muhabbetin değil; bu günün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyle ziya serpmeğe ve aramağa çalışan bir gençlik gördüğümdendir...", (Mayıs 1918)
" Güzel sanatların her şubesi için, kamutayın göstereceği âlaka ve emek, milletin insanî, medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir...", (Kasım 1936)
" Türkler bütün medenî milletlerin dostudurlar...", (Şubat 1924)
" Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar; evet bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım  bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük değerlerini ram edendir. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim...", (Nisan 1935)
" Tarih bir milletin nelere müsait olduğunu ve neler başarmağa muktedir bulunduğunu gösteren en doğru bir kılavuzdur...", (1937)
" Eğer devamlı sulh isteniyorsa insan kütlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek beynelmilel tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın heyet-i umumiyesinin refahı açlık ve tazyikın yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir...", (1937)
SİNAN ÖNER    

Wednesday, November 7, 2012

Obama, Yeniden ABD Başkanı

Amerika Birleşik Devletleri'nde, 6 Kasım'da yapılan seçimlerin sonuçlarının büyük bir kısmı belli oldu, kamuoyuna açıklandı.
Senato Seçimleri'nde, Demokratlar 51, Cumhuriyetçiler 44 senato üyeliği kazanırken, Temsilciler Meclisi Seçimleri'nde Cumhuriyetçiler çoğunluğu kazandı. Başkanlık Seçimleri'nde ise, Demokratlar'ın Başkan Adayı Barack Obama yeniden -ikinci kez- Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildi.
Obama, kutlama konuşması yaparken, Romney de bir teşekkür konuşması yaptı. 
dünya devletlerinin yöneticileri ve kamuoyları da, Amerika'daki seçimlere yönelik düşüncelerini, izlenimlerini açıkladılar. Obama'nın yeniden ABD Başkanı seçilmesi, dünyada, genelde iyi karşılandı. 
Obama'nın ikinci dönemde neler yapacağını izleyeceğiz, ama, ikinci dönem genellikle bir "restorasyon" dönemi olur Amerika'da, geçmiş dönemdeki kusurlarını aşacaklardır, geçmiş dönemde yapmak isteyip de yapamadıklarını ikinci dönemde gerçekleştireceklerdir.
Obama'nın yeniden Başkan seçildiği seçimler, tarihe başarılı bir seçim olarak geçecek. 
SİNAN ÖNER     

Friday, November 2, 2012

Kuzey Amerika'da "Sandy" Kasırgası

Karayipler'de başlayıp New York'a kadar gelen "Sandy" Kasırgası'nın etkileri korkunç. New Jersey'de, New York'da, çevre adalarda ve kentlerde, "Sandy" Kasırgası nedeniyle günlerce elektrikler kesildi, yollar kapandı, ormanlık alanlar hasar gördü, binalarda yangınlar ve yıkıntılar meydana geldi.
CNN'de, başka televizyon kanallarında, "Sandy" Kasırgası ile ilgili ayrıntılı haberler yer aldı.
hâlâ da, "Sandy" Kasırgası'nın etkileri sürüyor, bazı haberlere göre, "Sandy" Kasırgası'nın etkilerinden kurtulmak hâlâ uzak bir gelecekte. 
Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkanlık Seçimi kampanyasında da değişiklikler yapıldı, Başkan Obama, New Jersey'i ziyâret etti. seçimlerde birbiri ile yarışan siyasî partilerin yöneticileri, "Sandy" Kasırgası nedeniyle bir araya geldiler, bir anlamda yakınlaştılar. 
"Sandy" Kasırgası nedeniyle, New York'da üniversiteler tatil edildi, bir çok şirket ya da kurum çalışmalarına ara verdiler, binalarını kilitleyip Kasırga'nın dinmesini beklediler.
Amerika Birleşik Devletleri'nin yaşadığı "Sandy" Kasırgası'na ve sonuçlarına bir çok devlet ilgili davrandı, tepkiler üretti, yardım önerileri getirdiler. 
"Sandy" Kasırgası, büyük bir maddî zarara neden olduğu gibi, kayıplar da yaşandı, onlarca insan Kasırga sonucu vefât ettiler. "Sandy" Kasırgası, Amerika'nın Doğu kıyılarında yaşayan milyonlarca insanı etkiledi.
New York'daki Birleşmiş Milletler Binası da "Sandy" Kasırgası'ndan etkilendi.
önümüzdeki aylar, hatta yıllar, "Sandy" Kasırgası'nın neden olduğu afetin sonuçlarının giderilmesi, yıkıntıların onarılması, Amerika'nın Doğu kıyılarındaki kentlerin restore edilmesi ile geçecek.
SİNAN ÖNER
 

Thursday, October 18, 2012

Nobel Barış Ödülü ve Avrupa Birliği'nin Seçimi

2012 Nobel Barış Ödülü, Avrupa Birliği'ne verildi.
Nobel Barış Ödülü Komitesi, Avrupa Birliği'nin kuruluşundan bugüne, dünya barışı ve Avrupa milletleri arasında bir kıta bilincinin yaygınlaşması ve bir Avrupa Barışı yönünde davrandığını, bu seçimine uyumlu bir politika izlediğini duyurdu.
Avrupa Birliği'nin 2012 Nobel Barış Ödülü kazanmasını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Kee Moon da kutladı, bu ödüllendirmeyi doğal karşıladığını söyledi.
2012 Nobel Barış Ödülü'nün Avrupa Birliği'ne verilmesini ben de doğal karşılıyorum, ama, son yıllarda yaptığı hataları ve yaşadığı çelişkileri de unutmuyorum. tarihi ile algılandığında, elbette, Avrupa Birliği'nin seçiminin dünya barışı yönünde olduğu kabûl edilmelidir. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yeni bir dünya, yeni bir Avrupa kurulmuştu. Avrupa Topluluğu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ya da Avrupa Konseyi gibi uluslararası -kıtasal- kurumlar kuruldu. Avrupa devletlerinin seçimi, bir Avrupa Birliği ve bir Avrupa Barışı yönündeydi. bu seçim, bugüne kadar geçerliliğini korudu. ama, bazı dönemlerde, bazı istisnalar ya da farklılıklar oldu, bunlar, Avrupa Birliği'nden kuşku duyulmasına ya da Avrupa devletlerinin başka kıtalarda, Birleşmiş Milletler'de eleştirilmelerine neden olmuştur. Avrupa Birliği'nin seçimi ise, esas itibâriyle değişmedi, dünya barışı, Avrupa devletlerinin birliği ve Avrupa Barışı, Avrupa devletlerinin seçimidir bugün de.
SİNAN ÖNER

Monday, October 15, 2012

Venezuela'da, Chavez Yeniden Başkan

Venezuela'da Başkanlık seçimleri geçen hafta yapıldı.
Başkan Hugo Chavez, yeniden Başkanlığa seçildi, seçmenlerin % 54'ünün oylarını kazanan Chavez, seçim akşamı halka bir kutlama konuşması yaptı.
Chavez'in yeniden Başkanlığa seçilmesi Latin Amerika'nın öteki milletleri açısından da önemli, Arjantin, Uruguay, Brezilya, Küba gibi Chavez'le iyi ilişkileri bulunan devletlerin hükümetleri de Chavez'in seçilmesinden memnunlardır.
Hugo Chavez, "Yaşasın Bolivar!", "Yaşasın Venezuela!", "Yaşasın Sosyalizm!" gibi sloganları da seslendirdi halka yaptığı kutlama konuşmasında. Chavez'in "Bolivarcı bir Sosyalizm"i Venezuela'da gerçekleştirmeye devam edeceği, seçim kampanyası sırasındaki konuşmalarında da yer almıştı.
Venezuela, Latin Amerika'nın kuzeyinde "zengin ve sosyalist" bir ülke olarak yaşıyor.
SİNAN ÖNER

Tuesday, October 2, 2012

Tarihçi Eric Hobsbawm

İngiliz Tarihçi Eric Hobsbawm'ın dün vefât ettiğini Duke Üniversitesi'nin verdiği bir haberden öğrendim. Eric Hobsbawm, 95 yaşındaymış, uzun süredir yaşadığı hastalık sonucu vefât etmiş.
Eric Hobsbawm'ı herhalde ilkokul ya da ortaokul yıllarımda fark etmiştim ilk kez. lise yıllarımda ise, Eric Hobsbawm'ın Türkçe'ye çevrilen eserlerinin bir okuru oldum. ama, Eric Hobsbawm'ın bir çok eseri de Türkçe'de hâlâ yayınlanmadı.
Eric Hobsbawm ile ilgili daha uzun bir yazıyı sonra yazmak istiyorum.
şimdilik, bazılarını okuduğum eserlerini burada not alayım:
Devrim Çağı, 1789-1848
Kapital Çağı, 1848-1875
İmparatorluklar Çağı, 1875-1914
Sosyal Haydutlar
Tarih Üzerine
1780'den İtibaren Milletler ve Milliyetçilik, Program, Mit ve Gerçeklik
Geleneğin İcadı
Kapitalizm Öncesi Üretim Biçimleri (Eric Hobsbawm'ın Editörlük Yaptığı Bir Kitap)
Sanayi ve İmparatorluk, 1750'den Bugüne
Aşırılıklar Çağı, Kısa Yirminci Yüzyıl, 1914-1991
İlginç Zamanlar, Bir Yirminci Yüzyıl Yaşamı, Özyaşamöyküsü
Tarihçi Eric Hobsbawm'ı saygı ile anıyorum. eserleri ile Eric Hosbbawm sonsuza kadar yaşayacak, tıpkı Herodotos gibi, tıpkı Tacitus gibi, tıpkı Thukydides gibi, tıpkı Aristoteles gibi. Eric Hobsbawm'ın 1917 ile 2012 arasında yaşadığı "çağ"da, iki dünya savaşı, devrimler, ulusal kurtuluş savaşları oldu, bazı devletler yok oldu, bazı yeni devletler kuruldu, böyle "ilginç" bir "çağ"da, tarihçilik bilimi ve sanatı için çalışan Eric Hobsbawm'ı insanlık unutmayacak, dünyanın her yerindeki okurları, öğrencileri, Eric Hosbsbawm'ın eserlerinden öğrendikleri ile yeni okurlar, yeni öğrenciler kazanacaklar.
SİNAN ÖNER

Tuesday, August 28, 2012

30 Ağustos Zafer Bayramı

30 Ağustos Zafer Bayramı'na az kaldı, 30 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz zaferle sonuçlanmıştı, 90 yıldır kutladığımız bir zafer.
Millî Kurtuluş Savaşı Tarihi'nde 26 Ağustos-30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ve taarruzun Ankara Hükümeti'nin zaferiyle sonuçlanmasının büyük bir anlamı vardır.
bu dönemle ilgili okurlarımın okuyabileceği bazı kitapların adlarını yazayım:
Hasan İzzettin Dinamo - Kutsal İsyan, Kutsal Barış
Sabahattin Selek - Anadolu İhtilâli
Şerafettin Turan - Türk Devrimi
Doğan Avcıoğlu -Millî Kurtuluş Tarihi
Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam
Nâzım Hikmet Ran - Memleketimden İnsan Manzaraları
Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk (Söylev)
İsmet İnönü - Günlükler
bu kitapları okurken, Anıtkabir'e gitmek, Anıtkabir Müzesi'ndeki fotoğrafları, resimleri, büstleri, yazılı belgeleri incelemek, tarihin doğrudan öznelerinin izlerini izlemek faydalı olacaktır.
90 yıldır kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 90 yıl süresince nasıl kutlandığını da keşke görseydik, kutlamalar da anlamlıdır kuşkusuz, zaferin getirdiği koşullarda, Atatürk'ün deyişi ile "Türk Milleti"nin neler yaşadığını da anlamalıyız. bunun için de, meselâ Profesör Korkut Boratav'ın "İktisat Tarihi" ya da Profesör Sina Akşin'in de yer aldığı bir komisyon tarafından hazırlanan "Türkiye Tarihi" kitaplarını okumalıyız.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlarım.
SİNAN ÖNER

Monday, August 27, 2012

Neil Armstrong'un Dünya ve Ay Yolculuğu

Amerikalı Astronot Neil Armstrong dün vefât etmiş, 82 yaşındaymış Armstrong, NASA'nın verdiği bilgiler, uzay araştırmaları tarihinin en önemli karakterlerinden birinin Neil Armstrong olduğunu kanıtlıyor. Armstrong, uzay araştırmalarına pilotlukla başlamış. Amerikan Hava Kuvvetleri'nde çalışmış yıllarca Armstrong.
sonra, Ay'a giden ilk astronotlardan biri olduğunu herkes hatırladı Armstrong'un.
Ay yolculuğu, bizde eskiden çok önemli bir bilgi olarak ilkokullarda anlatılırdı. ben, Neil Armstrong'u ilkokul yıllarımdan beri bilirim meselâ.
uzaya ilk giden insan da, Sovyet kozmonot Yuri Gagarin idi.
Neil Armstrong'un vefâtı, Türkiye'de, bilime, uzay araştırmalarına meraklı bir çok insanı etkilemiştir kuşkusuz. beni etkilediğinin farkındayım.
Ay'a yüzyıllarca gidemeyen insanlık, yirminci yüzyılda, uzay araştırmalarında yaptığı yenilikler ile gitmeyi başarmıştı, insanlığı Ay'a taşıyan astronotlardan biri de Neil Armstrong idi.
SİNAN ÖNER


 

Monday, July 2, 2012

Euro Cup 2012'de İspanya Şampiyon

Euro Cup 2012, Polonya ve Ukrayna'da oynandı bu yıl.
maçların çoğunu izledim.
Euro Cup 2012'de, yarı-final maçlarında, Portekiz-İspanya ve Almanya-İtalya maçları vardı. İspanya, Portekiz'i, İtalya da Almanya'yı yendi. final maçında, İspanya ile İtalya karşılaştılar.
İspanya, İtalya'yı 4-0 yendi.
İspanya, Güney Afrika World Cup 2010'un da Şampiyonu idi.
Euro Cup 2012'de, sürprizler vardı. ama, İspanya Takımı, final maçının son dakikalarına kadar "disiplin"ini korudu, "oyun ritmi"nden hiç uzaklaşmadı, gol atmaktan vazgeçmedi.
İspanya, hem World Cup 2010'un, hem de Euro Cup 2012'nin Şampiyonluğunu kazandı.
SİNAN ÖNER

Saturday, June 16, 2012

Bişkek Okumaları (2)

Bişkek'te, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nden ödünç aldığım kitaplar arasında, biyografiler, araştırma kitapları, hatıralar, deneme kitapları vardı.
1 İslâm Kerimov
Özbekistan Cumhurbaşkanı İslâm Kerimov'un Türkçe'ye de çevrilmiş bir kitabını, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nden ödünç aldım, okudum. Kerimov'un kitabında, çeşitli konular ele alınmıştı, Özbekistan'ın ekonomik, sosyal, siyasî sorunları, çevre sorunları, dünya politikasındaki konumu ve özellikleri, Kerimov'un hakkında makaleler yazdığı konulardı. Kerimov, Özbekistan'ın bağımsız bir devlet olmadan önce ve sonra neler yaşadığına dair de bilgiler vermişti kitabında. İslâm Kerimov, Özbekistan'ın Hazar Denizi kıyılarında ve Aral Gölü'nde yaşadığı çevre sorunlarına özel bir yer vermişti kitabında. Aral Gölü'nde, büyük bir çevre felâketi yaşandığını yazmıştı İslâm Kerimov.
Özbekistan'ın Sovyetler Birliği'nin ekonomik, sosyal, siyasî bir parçası olarak neler yaşadığını da hatırlatmıştı İslâm Kerimov. "tarih" ve "coğrafya" boyutları ile Özbekistan, Başkan İslâm Kerimov'un hakkında en çok düşündüğü bir "araştırma alanı" idi, bilim ilkelerine göre yazmıştı kitabını İslâm Kerimov.
2 Nur Sultan Nazarbayev
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev'in de bir kitabını bulmuştum, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nde, kitabı hemen okudum. Nazarbayev, Kazakistan'ın Sovyetler Birliği'nin parçası olduğu yılları, bağımsızlığın kurulduğu yılları anlatmıştı kitabında. Nazarbayev, Sovyet Komünist Partisi'ndeki hatıralarından bahsediyordu kitapta, Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Kunayev'le ilişkilerini, Sovyet Komünist Partisi yöneticisi olarak Moskova'da yaşadıklarını, "Perestroika" ve "Glasnost" yıllarını anlatıyordu.
Nazarbayev, özellikle, Kunayev ve Gorbachev ile politik alandaki arkadaşlığını ve anlaşmazlıklarını kitabında anlatmıştı. Nazarbayev, Kazakistan'ın bağımsızlaştığı yıllarda neler yaptığını yazmıştı kitapta, nasıl olmuştu da, Kazakistan'ın Başkanı olmuştu? Nur Sultan Nazarbayev, Kazakistan'ın dünya politikasında ve dünya ekonomisinde, Asya'daki en önemli güç merkezlerinden biri olmasının nedenlerini anlatıyordu kitabında.
Kazakistan'ın tarım, sanayi, bilim gibi alanlarda, nasıl bir tarih yaşadığını, ne durumda olduğunu, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in kitabında okumuştum.
3 Cengiz Aytmatov
Kırgız Sovyet Yazar Cengiz Aytmatov'un kitapları vardı, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nde, ama, yetersizdi, yıllar önce yapılmış "Cengiz Aytmatov Sempozyumu" da kitaplaştırılmıştı, kitabı, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nde buldum, okudum. "Cengiz Aytmatov Sempozyumu"nda, Cengiz Aytmatov da bir konuşma yapmış, Süleyman Demirel'in de konuştuğu oturumlarda, Cengiz Aytmatov'un politik biyografisi, edebî deneyimleri, Kırgız Edebiyatı'nda yaptığı yenilikleri, Sovyet Rus Edebiyatı'na getirdiği yenilikleri, romanlarının ve öykülerinin edebî özellikleri tartışılmıştı.
Cengiz Aytmatov, "Lenin Edebiyat Ödülü"nü daha otuz beş yaşındayken, 1963'de kazanmıştı. Aytmatov, "Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü"nde okumuştu, Sovyetler Birliği'nin bir çok edebiyat gazetesinde ve edebiyat dergilerinde makaleler, denemeler, notlar, öyküler yayınlamıştı. Cengiz Aytmatov, politik alandaki faâliyetleri ile, Sovyet Komünist Partisi'nde yükselmiş, Yüksek Sovyet'e de seçilmiş, daha sonra, Gorbachev'in danışmanı olarak çalışmış, Kırgızistan'ın bağımsızlaşması ile, hem Kırgızistan Büyükelçisi olarak, hem de Kırgızistan Parlamentosu'nda parlamenter olarak çalışmıştı. "Cengiz Aytmatov Sempozyumu"nda, Cengiz Aytmatov'un edebî ve politik biyografisi ile ilgili hemen her bilgi gündeme getirilmişti.
Merkezî Asya'nın üç önemli ülkesinin, Özbekistan'ın, Kazakistan'ın ve Kırgızistan'ın üç önemli şahsiyeti ile ilgili okumalarımın bana çok yararı olmuştu, Kerimov, Nazarbayev ve Aytmatov, Asya Halkları'nın bağlandığı Komünist Politikacılar'dı, sonra, ülkelerini bağımsızlaştırırken de, hem politikada, hem de başka alanlarda faâliyetlerini sürdürdüler, güçlerini ve saygınlıklarını korudular.
SİNAN ÖNER

Wednesday, June 13, 2012

Bişkek Okumaları (1)

Bişkek'te, 2008'de aylarca kalmıştım, Manas Üniversitesi Tarih Bölümü'nde okumuştum, onlarca profesörden dersler, konferanslar dinlemiştim, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nde ödünç aldığım onlarca kitap okumuştum, yaklaşık yedi bin sayfa kitap! Manas Üniversitesi'nde kaldığım ayları unutmak mümkün değildir, aylarca, Kırgız, Özbek, Rus, Kazak, Türk, Tajik, Çinli, çeşitli milletlerden gençlerle, profesörlerle yaşamıştım.
Bişkek Okumaları'nda, Bişkek'te okuduğum kitaplardan bahsedeceğim.
ilk notumda, Bişkek'te, tarih okumalarımı anmak istiyorum.
1) Profesör Zeki Velidi Togan
Profesör Zeki Velidi Togan'ın, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulduğum kitaplarını Bişkek'te kaldığım aylarda okumuştum. bir kitabı, tarih metodları hakkında yazdığı kalınca bir kitap idi. bir kitabı da, Sovyet İhtilâli ve sonrasında yaşadıklarını anlattığı hatıra kitabıydı.
Profesör Togan, tarih metodlarını, tarihyazımı "usûl"lerini, kalınca kitabında ayrıntıları ile yazmıştı. Togan, tarih metodu açısından, "objektivist ve realist", "dökümanterist" ve "rasyonalist" bir Tarihçi idi, kitabında da, bu metodolojik ilkelerini, eğilimlerini anlatmıştı.
Profesör Zeki Velidi Togan'ın yazdığı hatıra kitabı da, ilginç bir kitaptı. Togan, Sovyet İhtilâli sonrası, Başkırt Özerk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'na nasıl seçildiğini hatıra kitabında anlatmıştı, Sovyet İhtilâli'nin Bolşevik Başkanı Lenin'le sohbetlerini anlatmıştı, Togan, hatıra kitabında, Sovyet İhtilâli sırasında Türkî halkların yaşadıklarını da anlatmıştı. Togan, Asya'daki ve Avrupalı Rusya'daki Türkler'in ekonomik, politik ve kültürel koşullarını hatıralarında tanımlamıştı.
2) Profesör Uluğ İğdemir
Profesör Uluğ İğdemir'in hatıralarını anlattığı kitabı da, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nden ödünç alıp okumuştum. Türk Tarihi Kurumu'nun yayınladığı hatıra kitabında, Türk Tarih Kurumu'nun eski Başkanları'ndan Profesör Uluğ İğdemir, hem Cumhuriyet'in kuruluş yıllarını anlatır, hem de Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşu ile ilgili hatıralarını yazar.
Profesör Uluğ İğdemir, Atatürk'le dostluğunu, hatıralarında ayrıntıları ile yazmıştı, Adana'da gazetecilik yaparken, Mustafa Kemal Paşa'nın bir mektup yazıp Uluğ İğdemir'i Ankara'ya dâvet etmesi ve Adana'da yanmış matbaasının borçlarını Mustafa Kemal Paşa'nın gönderdiği para ile ödemesi, sonra da Ankara'ya taşınıp, Türk Tarih Kurumu'nun yayın dairesinde çalışmaya başlaması, Profesör Uluğ İğdemir'in yazdığı hatıra kitabında ayrıntıları ile yer almıştı.
Profesör Uluğ İğdemir, Türk Tarih Kurumu'nun nasıl kurulduğunu, nasıl geliştiğini, nasıl uluslararası bir tarih kurumu haline geldiğini, hatıra kitabında anlatmıştı.
3) Profesör Akdes Nimet Kurad
Profesör Akdes Nimet Kurad'ın Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan "Rusya Tarihi" kitabını da, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nden ödünç alıp okumuştum. Profesör Akdes Nimet Kurad, Türk Tarih Kurumu'nda, ilk Rusya uzmanlarından biri olarak da yer almış, Rusya Tarihi alanında uluslararası bir saygınlık kazanmış tarihçilerden biriydi.
"Rusya Tarihi" kitabında, Profesör Akdes Nimet Kurad, 11. Yüzyıl'dan 20. Yüzyıl'a, Rusya Tarihi'ni anlatmıştı. Rus kabilelerinin birlik haline geldiği asırlardan, Rus Çarlığı'nın kurulduğu dönemlere, Büyük Petro'nun reformlarından 2. Nikola'nın reformlarına, Rus köylülerinin yaşadıkları koşullardan Rus Prensleri'nin, Rus aristokratlarının yaşadıkları koşullara, Profesör Akdes Nimet Kurad, "Rusya Tarihi" kitabında ayrıntıları ile Rusya'yı yazmıştı.
Profesör Akdes Nimet Kurad, "Rusya Tarihi" kitabını yazarken, hangi kaynaklardan yararlandığını da belirtmişti, Türkçe'de yayınlanmış başlıca Rusya Tarihi kitaplarından biriydi "Rusya Tarihi". Türk Tarihi Kurumu'nun yayınladığı "ülke tarihleri" arasında, "Rusya Tarihi" kitabının yeri vazgeçilmezdir.
4) "Bilinmeyen İç Asya"
Türk Tarih Kurumu'nun yayınladığı, üç ciltlik, "Bilinmeyen İç Asya" kitabını da, Manas Üniversitesi Kütüphanesi'nden ödünç alıp okumuştum.
"Bilinmeyen İç Asya"da, kitabın yazarı tarihçiler, Asya'daki arkeoloji ve tarih çalışmalarının tarihini yazmışlardı. Asya'da, özellikle de Çin'de ve Sibirya'da, arkeologların ve tarihçilerin yaptıkları araştırmaların bir tarihi idi "Bilinmeyen İç Asya". "Bilinmeyen İç Asya" kitabında, 18. ve 19. Yüzyıl'daki arkeoloji ve tarih araştırmaları daha da ayrıntılı olarak yer almıştı.
Alman, Hollandalı, Rus, Fransız, İngiliz, Amerikalı, İtalyan, ve başka milletlerden arkeologların ve tarihçilerin yaptıkları Asya Araştırmaları hakkında bilgilenmek için ilk okunacak eserlerden biridir, "Bilinmeyen İç Asya".
SİNAN ÖNER

Friday, May 25, 2012

Carlos Fuentes

Carlos Fuentes'in yazdığı kitaplardan ancak bazıları Türkçe'ye çevrildi ve yayınlandı.
Meksikalı Usta Yazar Carlos Fuentes, bir diplomat, bir filozof, bir siyaset uzmanı, bir romancı, bir öykücü, bir denemeci, bir gazeteci idi.
Carlos Fuentes, Latin Amerika'nın "diktâ rejimleri"nden "demokratik rejimler"e geçmesinde, diplomasi, kültür, edebiyat, gazetecilik gibi alanlardaki çalışmaları ile liderlik yapmış bir insandı.
Carlos Fuentes, Latin Amerika'da, 20. Yüzyıl'da yetişmiş büyük yazarlardan biriydi, Neruda, Vallejo, Amado, Asturias, Galeone, Guillen, Marquez, Paz gibi, Latin Amerika'da, İspanyolca, Portekizce ve İngilizce gibi dillerde yazmış yazarlardan biri.
Carlos Fuentes, gazetelerde yazmayı da hiç ihmal etmemişti, Marquez gibi, Fuentes de bir gazeteci idi.
Carlos Fuentes, Latin Amerika'yı temsil ederken, dünya barışına, bir diplomat olarak yönelmiş, diplomasinin dünya barışına, demokrasiye, özgürlüklerin yayılmasına, eşitliğin gerçekleştirilmesine yardım etmesi için çalışmıştı.
Carlos Fuentes, onlarca kitap yazmıştı, en çok kitap yazmış modern yazarlardan biriydi, Carlos Fuentes, Marquez ve Paz gibi.
Carlos Fuentes'in kitaplarını okumak, geçmişi ve bugünkü dünyayı "anlamak ve sevmek" için -Dostoyevski, "dünyayı anlamadan önce sevmek gerekir" gibi bir lâf söylemişti, başka bir yazar da "dünyayı sevmek için önce anlamak gerekir" demişti- bir zorunluluk.
Carlos Fuentes gibi bir yazar yetiştirmiş Meksika, ne kadar da şanslıdır!
SİNAN ÖNER

Thursday, May 17, 2012

19 Mayıs, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

19 Mayıs, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, bu yıl da, Türkiye'de ve Türkler'in yaşadığı ülkelerde kutlanıyor. 19 Mayıs'ta, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) de, İstanbul Tünel Alanı'ndan Taksim Alanı'na bir kutlama yürüyüşü yapacağını duyurmuş "Aydınlık" Gazetesi'nde. CHP'liler, MHP'liler, DSP'liler, DP'liler, farklı siyasî düşüncelere sahip halk, 19 Mayıs Bayramı'nı kutlayacak.
19 Mayıs 1919'da, Mustafa Kemal Paşa, Bandırma Vapuru ile Samsun'a gelmişti, Dokuzuncu Ordu Müfettişi idi ve çevre köylerdeki isyan hareketlerini soruşturmayı ve halkın yaşadığı durumu görmeyi amaçlıyordu. Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da, "Millî Kurtuluş Savaşı"nı başlatmıştı aslında. daha önce, Anadolu ve Trakya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri, halkın Mondros Mütârekesi'nin getirdiği koşulları reddettiğinin kanıtları idi, şimdi de, Mustafa Kemal Paşa, Sivas, Amasya, Erzurum ve Ankara gibi kentlerde kongreler toplamayı kararlaştırmıştı.
Profesör Tanör'ün "kongreler dönemi" diye adlandırdığı dönem başladı, 19 Mayıs 1919'da. 23 Nisan 1920'da Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşuna kadar, Mustafa Kemal Paşa, hem işgâle karşı cephe savaşlarına başlamıştı, hem de "kongreler dönemi"nin getirdiği siyasî savaşlara. Eylül 1919'da, Sivas'ta, Sivas Kongresi toplandı, "mandacılığa ve işgalciliğe karşı" kararlar alındı Sivas Kongresi'nde.
Erzurum Kongresi de, Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğinde başarıya ulaşmıştı.
19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal Paşa'nın, Anadolu'ya geldiği tarih idi. İstanbul'dan Bandırma Vapuru ile Samsun'a kadar gelmişti Mustafa Kemal Paşa.
29 Ekim 1923'te, Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilân edinceye kadar süren "millî kurtuluş savaşı"nın başladığı tarih olarak kabul edilmişti, 19 Mayıs 1919.
19 Mayıs 1919, aynı zamanda, Mustafa Kemal Paşa'nın "Türk Gençliği"ne güveninin ve yönelişinin somut bir hatırasının tarihi idi.
bu nedenle, 19 Mayıs Bayramı, aynı zamanda Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabûl edildi.
19 Mayıs Bayramı, Türkiye Halkı'nın "millî bir bayram"ı olduğu gibi, Atatürk'ü Anma Günü'dür de. Atatürk'ü, 23 Nisan, 29 Ekim ve 10 Kasım tarihlerinde de anıyoruz ama, 19 Mayıs tarihi, Atatürk'ü Anmak için kabûl edilmiş bir bayramdır aynı zamanda.
19 Mayıs Bayramı'nı kutlarım.
geçmişte, her yıl, okuduğum okullarda, 19 Mayıs Bayramı'nı kutlardık, ben de kutlamalarda yer alırdım. 19 Mayıs Bayramı, özellikle ortaöğretim ve yüksek öğretim kurumlarında okuyan milyonlarca öğrencinin öğretmenleri ile ve aileleri ile kutladıkları bir bayramdır. ama, öğrenci olmayan gençlerin de bayramıdır 19 Mayıs Bayramı, çalışan gençlerin, işsiz gençlerin, köylü gençlerin, askerliğini yapan er gençlerin, başka ülkelerde yaşayan gençlerin bayramıdır.
19 Mayıs Bayramı, Türkiye Halkı'nın 90 yıldır kutladığı bir bayramdır, "millî bayram"dır. büyükannelerimiz, büyükbabalarımız kutlarlardı 19 Mayıs Bayramı'nı, sonra da büyükannelerimizin, büyükbabalarımızın yetiştirdiği yeni kuşaklar kutladılar 19 Mayıs Bayramı'nı, biz kutladık, bugün de, bizden daha yeni, daha genç kuşaklar kutlayacaklar, kutluyorlar, 19 Mayıs Bayramı'nı.
19 Mayıs 1919 tarihinin "anlam ve önem"ini kutlamalar sırasında daha doğru kavramak için de, koşullar elverişlidir, 19 Mayıs Bayramı'na daha çok sarılmak ve 19 Mayıs 1919 tarihini daha iyi kavramak, bu yıl da, "millî bir ödev"dir.
SİNAN ÖNER

Monday, March 5, 2012

Rusya'da, Vladimir Putin Yeniden Başkan

Rusya'da bugün -4 Mart 2012- Başkanlık Seçimleri vardı. Rusya Başkanlığı için, Vladimir Putin, Gennady Zyuganov, Sergei Mironov, Vladimir Jirinovsky ve Prokhorov yarıştılar. Rusya'daki seçimlerde herhângi bir olay olmadığı açıklandı. ilk sonuçlara göre, Vladimir Putin, % 65 kadar oy kazanmış, Zyuganov, % 17 kadar oy kazanırken, Jirinovsky, % 6,5, Prokhorov, % 7 ve Mironov da, % 4 kadar oy kazanmış, oy sayımları hâlâ sürüyor.
Putin ve Medvedev, Moskova'da toplanan binlerce seçmenlerine bir kutlama konuşması yaptılar, Russia 24 kanalında Putin ile Medvedev'in konuşmaları yayınlandı. Putin ve Medvedev, Rusya yurttaşlarına teşekkür ettiler konuşmalarında.
Zyuganov, Mironov, Jirinovsky ve Prokhorov da ilk sonuçlar açıklanırken, demeçler verdiler, ilk değerlendirmelerini yaptılar.
Rusya'daki Başkanlık Seçimleri'nin ilk sonuçları -şimdiye kadar % 60 kadar oy sayılmıştı-, bana sürpriz olmadı. DUMA Seçimleri'nde Birleşik Rusya Hareketi'nin kazandığı oylar, Putin'in Başkan seçileceğini göstermekteydi.
bu hafta, Rusya'da yeni bir yönetimin kurulacağı bir hafta olacak, yeni hükümet ve yeni kabine de, bir süre sonra kurulmuş olacak.
Rusya Halkı'nı, Rusya Başkanlığı'nı ve Rusya Hükümeti'ni kutlarım; Rusya Federasyonu'nun, parlamenter demokrasiyi ve seçimli katılım rejimini sağlamlaştırdığı bir Başkanlık Seçimi yapıldı.
SİNAN ÖNER

Saturday, January 28, 2012

Doktor Kemal Derviş'in "Kriz" Karşılaştırması

Doktor Kemal Derviş, İsviçre'nin Davos kentinde her yıl yapılan Dünya Ekonomik Forumu'nda basına bazı düşüncelerini aktarmış. gazetelerde yayınlanan izlenimlerini okudum Derviş'in. Derviş, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası'nda çeşitli görevler yapmış bir ekonomist. bir süre de, Ecevit Hükümeti sırasında Ekonomi Bakanı olarak çalışmıştı. Doktor Kemal Derviş, IMF ile "stand by" anlaşmaları yapmış, Dünya Bankası ile de kredi anlaşmaları yapmıştı, Türkiye'ye yeni bir ekonomi programı önermiş ve Meclis'e kabûl ettirmişti.
Doktor Kemal Derviş, hâlâ Amerika'da, CHP Milletvekili olarak dört yıl Meclis'te çalıştıktan sonra Amerika'ya döndü, Amerika Birleşik Devletleri'nde ekonomi alanındaki çalışmalarını sürdürdü. Davos'taki toplantılara Doktor Kemal Derviş'in de katılması olumlu bir katılım. Türkiye ekonomisi ile ilgili bir çok bilgiye sahip bir ekonomist olduğu için, Doktor Kemal Derviş'in bir çok devletten ekonomistlerin arasında yer alması faydalı bir katılım.
Doktor Kemal Derviş, Avrupa'daki "para krizi" ve genelde "ekonomik kriz" ya da "ekonomik sorunlar" hakkında izlenimlerini duyurmuş gazetelerde. Derviş, Avrupa'daki "kriz"in Türkiye'yi de etkilediğini ve etkileyeceğini söylüyor. Türkiye ekonomisi ile dünya ekonomisi ve "spesifik" olarak da Avrupa ekonomisi arasında tarihsel ve yaygın bağımlılıklar veya etkileşimler olduğunu Doktor Kemal Derviş'in de kabûl etmesi önemli bir kavrayış. Türkiye ekonomisi ile başka devletlerin ekonomileri arasında farklar olması ile birbirleri ile ilişkilerinin olmadığı yanılgısı farklı şeylerdir. Türkiye, daha Cumhuriyet ilân edilirken, dünya ekonomisi içinde yer almış bir ekonomi idi. meselâ, Sovyet ekonomisi ile Türkiye ekonomisi birbirlerini sürekli etkilemişlerdir, birbirlerine bağımlı ekonomilerdi. Türkiye ekonomisi ile Avrupa ekonomisi de, birbirine bağımlı ekonomiler olarak geliştiler. İkinci Dünya Savaşı, tüm dünyada bir "savaş ekonomisi" getirdi, Türkiye de savaşa katılmadığı hâlde, "savaş ekonomisi" uygulamıştı. daha sonra da, 1945'den 2000'e, Türkiye ekonomisi ile dünya ekonomisinin farklı koşulları veya devlet ekonomileri birbirlerini etkilediler. Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu, sonra Avrupa Topluluğu ve sonunda Avrupa Birliği deneyimlerinde yer aldı.
Doktor Kemal Derviş'in Avrupa ekonomisi ile Türkiye ekonomisi arasındaki bağımlılıkları işâret etmesi, herhâlde ekonomistleri olduğu kadar siyaset, hukuk, eğitim ve başka alanlardaki yöneticilerimizi de ilgilendirir.
SİNAN ÖNER

Hava Ulaşımı ve Hava Taşımacılığı

Türkiye'de, hava ulaşımı ve hava taşımacılığı ile ilgili konular son yıllarda daha çok gündemde, havaalanları ve uçakların sayısı çoğaldıkça, havaalanlarının altyapı koşullarında yenilikler yapıldıkça, hava ulaşımından ve hava taşımacılığından daha çok haberdar oluyoruz.
sivil havacılık da, askerî havacılık da, Türkiye'nin güncel konularıdır.
ama, dünyadaki havacılık koşulları ile karşılaştırınca Türkiye'de havacılık hâlâ "azgelişmiş" bir havacılıktır. meselâ, Amerikan Merkezî Haberalma Teşkilâtı'nın (CIA) verdiği bilgilere göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 15 Bin kadar havaalanı vardır. Türkiye'de ise, dünya standartlarına uygun havaalanı sayısı 99 kadardır -bunların arasında askerî havaalanları ve küçük uçaklar için yapılmış küçük havaalanları vardır. Türkiye, ABD'nin beşte biri kadar yüzölçümüne sahip olduğu hâlde, havaalanı sayısının hâlâ bu kadar az olmasını açıklamak olanaksızdır. herhâlde, bundaki ilk etkenlerden biri, meselâ on yıldır, Türkiye'ye, millete küfredenlerin, havacılığa küfredenlerin, havacılık tarihi ile ilgili çalışan tarihçilere küfredenlerin hükümet etmesidir, bunlar elbette yeni havaalanları yapmak yerine, ilk pilotlarımıza hakaret ediyorlar, Sabiha Gökçen gibi ilk pilotlarımızın manevî şahsiyetlerine saldırmayı seçiyorlar, yazık ki!
gene de, Türk Hava Yolları, başka özel havacılık şirketleri, çabalarını sürdürüyorlar. Türk Hava Yolları Şirketi, geçmiş yıllarda özelleştirilirken kârlı bir şirketti, özellikle de dış hat hava ulaşımında Türk Hava Yolları'nın bir ağırlığı vardır. ama, iç hat hava ulaşımı yeterli değildir, 81 ilimizdeki havaalanı sayısı yeterli değildir, havacılık yatırımları da başka devletlerle karşılaştırıldığında komik denecek niceliktedir.
uçak üretimi yapamayan bir ülkedir Türkiye. uçak mühendisleri, pilotlar, teknisyenler yetiştirmekte bazı çabaları vardır, yeni kuşakların havacılığa daha ilgili ve eğilimli olduğunu fark ediyoruz.
Türkiye'de, kargo uçaklar da yeterli değildir, yük taşımacılığı ya da mal taşımacılığı alanında uçakların kullanılması yeterli değildir, kargo uçak taşımacılığı başka devletlerde çok yaygın bir taşımacılık alanıdır.
askerî havacılık da, bazı adımlar atılmasına rağmen, on yıldır yaşadığımız siyasî sefâlet ve ayıplar nedeniyle sorunlar yaşıyor, havacı subaylarımız, havacı generallerimiz hapishanelerde eziyet görüyorlar, Türkiye'nin Hava Kuvvetleri, siyasî yöneticilerin cehâleti ve kasıtlı saldırıları ile yıpranmıştır. gene de, Türk Hava Kuvvetleri'nin havacılık alanındaki çabalarını yadsımak olanaksızdır. Hava Harp Akademileri de, eğitimlerini sürdürüyorlar. Türk Hava Kuvvetleri, Türkiye'nin savunma ve ulaşım gücünün merkezî önemdeki değerleridir.
Ulaştırma Bakanlığı da, siyasî kusurların dışında, mesaisini daha çok demiryolları ve karayollarına yöneltmiş gibidir, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, Karayolları Genel Müdürlüğü gibi eski kurumlar, çalışmalarını sürdürüyorlar. ama, Ulaştırma Bakanlığı'nın daha güçlü ve daha ciddî bir yönetici sınıfa ihtiyaç duyduğu da kabûl edilmektedir.
Havacılık alanı ile ilgili bilgi faâliyetleri de sürüyor, akademik yayınlar, dergiler, havacılığın çeşitli konuları ile ilgili kitaplar yayınlanıyor. havacılık, dünyanın yeni icât ettiği ama kısa sürede büyük atılımlar yaptığı bir ulaşım ve taşıma teknolojisi alanıdır. Atatürk'ün deyişi ile "istikbâl göklerdedir", Atatürk'ün deyişi, tüm dünyada gerçekleşmiş bir öngörüdür, tüm dünyanın uyguladığı bir ilkedir. Türkiye'de ise, bu yönde yapacak çok iş vardır, atılacak çok adım vardır.
SİNAN ÖNER

Sunday, January 15, 2012

Nâzım Hikmet Ran, 110 Yaşında

Şair, Yazar, Romancı, Gazeteci, Çevirmen, Oyun Yazarı, Senarist, Ressam, Siyasetçi Nâzım Hikmet Ran, 110 Yaşında. 1902'de Selânik'te doğan Nâzım Hikmet, 1963'de Moskova'da vefat etmişti. 2012 Yılı, Nâzım Hikmet'in 110. Doğum Yıldönümü.
Nâzım Hikmet Ran, Hikmet Bey ile Celile Hanım'ın evlâdı idi. Nâzım Hikmet'in Dayısı, Atatürk'ün sınıf arkadaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucularından Ali Fuat Cebesoy idi. Nâzım Hikmet'in Büyükbabası İsmail Fazıl Paşa da, Atatürk'ün harp okulunda öğretmeni ve aile dostu idi. Nâzım Hikmet'in bir kuzeni Şair Oktay Rıfat idi. Nâzım Hikmet'in gençlik arkadaşları arasında, Vâlâ Nurettin, Şevket Süreyya, Necip Fazıl, Yakup Kadri, Muhsin Ertuğrul, Münir Nurettin Selçuk, Zekeriya Sertel vardı.
Nâzım Hikmet Ran, Osmanlı Bahriye Mektebi'nde okumuştu, ama, Birinci Dünya Savaşı sırasında okulu bırakmak zorunda kalmıştı, daha sonra İstanbul'da şiir yazmaya başladı, Mevlevî ve Bektaşî Tekkeleri'nde dersler aldı, âyinlerde yer aldı, 1917 Sovyet İhtilâli'nden etkilendi, 1919'da başlayan Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Ankara'ya doğru harekete geçti, arkadaşı Vâlâ Nurettin ile Kastamonu'da, İnebolu'da kaldı, ama sonra Kafkasya üzerinden Moskova'ya gitmeyi seçtiler, Ankara'da kurulmuş Meclis Hükümeti ile de sürekli haberleşiyordu Nâzım Hikmet, Dayısı Ali Fuat Paşa da Garp Cephesi Komutanlığı yapmıştı.
Nâzım Hikmet Ran, Sovyet Rusya'da beş yıl kadar yaşamıştı, 1920 ile 1925 arasında, Sovyetler Birliği'nin kurucu Başkanı Vladimir Lenin'in vefatının ardından Türkiye'ye gelmeye karar vermişti, eşi Lena ile Kafkasya üzerinde Türkiye'ye geçmek için yaptıkları yolculuk sırasında Lena hastalandı, vefat etti, Nâzım Hikmet Ran, yalnız başına Batum'a, oradan da Hopa'ya geldi. 1925'den 1938'de Atatürk'ün vefatına kadar İstanbul'da yaşamıştı Nâzım Hikmet Ran, bu yıllarda kitapları yayınlandı, "millî şair" olarak kabûl edildi, şiirleri, oyunları, romanları, destanları, makaleleri yayınlandı.
Nâzım Hikmet Ran, 1938'de, "Harp Okulu Davası" ve "Donanma Davası" gibi "siyasî davalar"da yargılandı, Atatürk'ün vefatının ve İkinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesindeki dünya koşullarının da etkisi ile, 1938 ile 1950 arasında 12 Yıl hapishanede kaldı. Nâzım Hikmet Ran, 1950'de Demokrat Parti Hükümeti tarafından özel bir yasa ile serbest bırakıldı, kısa bir süre sonra da Türkiye'den önce Romanya'ya, sonra da Sovyetler Birliği'ne gitti, Moskova'da yerleşti, 1963'de vefatına kadar Moskova'da yaşadı. Nâzım Hikmet Ran, 1950 ile 1963 arasında, dünyanın farklı ülkelerine geziler yaptı, uluslararası konferanslarda yer aldı, kitaplarını farklı dillerde yayınladı.
Nâzım Hikmet Ran, Lena, Nüzhet Hanım, Piraye Hanım, Münevver Hanım, Doktor Galina ve Vera Tulyakova ile evlendi, Dayı Kızı Münevver Hanım'dan oğlu Mehmet doğdu, Piraye Hanım'ın oğlu Memet Fuat da Nâzım Hikmet'in üvey oğlu idi.
Nâzım Hikmet Ran, 1919'da Lenin'in kurduğu Komintern'e bağlı idi, 1919 ile 1943 arasında. daha sonra da, dünyadaki sosyalist, sosyal demokrat, liberal, demokrat akımlarla ve hükümetlerle ilişkilerini sürdürdü, Dünya Barış Konseyi'nce Dünya Barış Ödülü'ne lâyık görüldü, Pablo Neruda, Louis Aragon ve Nicolas Guillen ile. Nâzım Hikmet Ran, "Memleketimden İnsan Manzaraları", "Şeyh Bedrettin Destanı", "Benerci Kendini Niçin Öldürdü?", "Ferhat ile Şirin", "Kafatası", "Yolcu", "Ocak", "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim", "Kan Konuşmaz", "Yeşil Elmalar", "Lale Devri", "Saman Sarısı", "Piraye'ye Mektuplar", "Kemal Tahir'e Mektuplar" gibi eserler yarattı. Türkçe'de, Nâzım Hikmet Ran'ın bütün eserleri, farklı yayınevlerince, çeşitli tarihlerde yayınlanmıştı. Nâzım Hikmet Ran'ı anlatan biyografik eserler de, farklı dillerde yayınlandı, Kemal Sülker'in, Rady Fish'in, Aydın Aydemir'in, Aziz Nesin'in, Memet Fuat'ın, Ekber Babayev'in Nâzım Hikmet Ran'ı anlatan biyografileri yayınlandı.
Nâzım Hikmet Ran, Paris, Budapeşte, Bükreş, Varna, Sofya, Varşova, Prag, Bratislava, Berlin, Leipzig, Taşkent, Leningrad, Gorki, Bakû, Kahire, Havana, Tanganika, Batum gibi kentlere geziler yaptı, gezip kaldığı kentlerde şiirler yazdı.
Nâzım Hikmet Ran, Küba Devrimi'nin hemen ardından Küba'yı, Başkan Fidel Castro'yu ziyâret etmişti, Nâzım Hikmet Ran'ın vefat etmeden önceki son uzun yolculuğu Küba'ya yaptığı yolculuk idi.
Nâzım Hikmet Ran, şiir, tiyatro, sinema, öykü, masal, roman, gazetecilik, destan, resim gibi farklı sanat türlerinde eserler yaratmış bir insandı. Nâzım Hikmet Ran'ın Türkçe'de ve Türk Şiiri'nde yaptığı yenilikler, günümüze kadar etkileyici olmuştur.
Nâzım Hikmet Ran'ın öğrencileri arasında, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal Göğceli, Aziz Nesin, Sabahattin Âli, Orhan Veli Kanık, Semiha Berksoy, Ahmed Arif, Enver Gökçe, Arif Damar, Yevgeni Yevtushenko, Abidin Dino, Oktay Fırat, Melih Cevdet Anday gibi usta yazarlar, şairler, ressamlar, oyuncular vardır.
Nâzım Hikmet Ran, 110 Yaşında, Türkiye de, Rusya da, Nâzım Hikmet Ran'ın 110. Yaş'ını kutluyor.
SİNAN ÖNER

About Me

My photo
Mersin, Türkiye
Historian, Poet, Translator, Novelist, Cinema Writer