Havalar iyice soğudu!
televizyon kanallarındaki haberlere bakınca, dünyanın bir çok ülkesinde, "hava koşulları"nın iyice değiştiğini, "hava"nın soğuduğunu, kar yağışlarının bir çok ülkede don ve buzlanmaya neden olduğunu, hava, kara ve deniz yollarının elverişsiz ve soğuk bir dönem yaşadığını, ulaşımın güçlükle yürüdüğünü, Türkiye'nin çoğunluğunda okulların "hava koşulları" nedeniyle tatil edildiğini fark ediyoruz. televizyon kanallarındaki haberlere göre, havalar daha da soğuyacak, önümüzdeki haftalarda, yeni yağışların geleceğine tanık olacağız.
bazı ülkelerde, "hava"ların böyle soğuması doğaldır, meselâ Rusya'da, coğrafî nedenlerle, "hava"ların böyle olması normaldir. Sibirya bozkırları ve ormanları bir yandan, bir yandan da kutup soğukları, Rusya'nın iç bölgelerini de soğutmakta, Ural Dağları, Altay Dağları, Rusya'nın bir çok kentini kuşatan soğukların nedenleridir. Rusya'da Murmansk bölgesi de çok soğuktur, Kuzey Kutbu'na yakın bölgelerde, Rusya Halkı, herhâlde evlerinden dışarı aylarca çıkmıyorlardır.
Türkiye'de ise, Marmara Bölgesi, Trakya, İç Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Türkiye'nin Güney Bölgesi, özellikle de Toros Dağları'nın olduğu bölgelerde, "hava" kar yağışlıdır, don ve buzlanma vardır, bu da normaldir, her yıl, coğrafî nedenlerle bu soğuklar bu bölgelerde yaşanır.
ben, şahsen, Türkiye'nin bir çok bölgesinde kalmış bir Tarihçi olarak, kış sahnelerine çok rastladım!
meselâ, Trakya kışında kaldım, karlı havalarda Trakya'nın soğuklarına tanık oldum. İstanbul'un kışlarını ise çok yaşadım, Yalova-Bursa bölgesinin kışlarını yaşadım, İç Ege'deki kışlara tanık oldum, İç Anadolu kışlarını çok yaşadım, Doğu Anadolu'nun kışlarını yaşadım, Toros Dağları'nın kışlarını yaşadım, Bolu Dağı'nın kışlarını yaşadım, Ege Bölgesi'nin kışlarını yaşadım.
Türkiye'nin tarihinde, Rusya'daki gibi kış sahneleri çoktur.
bir kış da, bir süre, Kırgızistan'da kalmıştım. Kırgızistan'ın, Bişkek'in kışı da garip idi, her taraf karlı idi, donmuş ve buzlanmıştı, karşıda Tanrı Dağları görünüyordu, yürümek bile olanaksızdı. Bişkek'te kışı tamamlayamadım, donarım diye korktum, ama, kışın ilk aylarında kaldım.
Balkanlar da, Rusya gibidir, yüksek dağların kuşattığı kentler, kasabalar, köyler, kışın soğukları ile yaşamaya alışmışlardır sanki. ama, bencileyin Akdeniz insanları, Balkanlar'ın iç bölgelerinde yaşamayı bilemez, belki Adriyatik Denizi kıyılarındaki soğuğa katlanırız.
"havalar iyice soğudu!" diye başlamıştım lâfa.
Nâzım Hikmet, bir şiirinde, okurlarını uyarır, "bu dünya soğuyacak" der.
iklim değişimleri ile ilgili bir çok kurum var bugün dünyada. geçmiş soğuklarla bugünkü soğukları karşılaştırmak için bilimsel verilere ihtiyacımız var. geçmiştekinden daha soğuk bir hava hissetmişsek, bilim adamlarına danışmak gerekir. Birleşmiş Milletler de, iklimin değiştiğini saptıyor, geçen yıl, bir İklim Değişmeleri Konferansı yapmışlardı Kopenhag'da.
Nâzım Hikmet'in "bu dünya soğuyacak" derken, bir "müneccim" gibi, iklimlerin de değişeceği tezini öne sürdüğünü kabûl edebiliriz.
bunda, elbette, bireylerin hassasiyetlerinden daha çok milletler ve devletler hassas olmalıdır.
"havalar, iyice soğudu!"
Orhan Veli'nin "beni bu güzel havalar mahvetti!" şiirindeki gibi, ama, bu kez "mahvolmayacağız", bu kez, Atatürk gibi "hayatta en hakikî mürşit ilimdir!" deyip bilimin yol göstericiliğine güveneceğiz.
SİNAN ÖNER
televizyon kanallarındaki haberlere bakınca, dünyanın bir çok ülkesinde, "hava koşulları"nın iyice değiştiğini, "hava"nın soğuduğunu, kar yağışlarının bir çok ülkede don ve buzlanmaya neden olduğunu, hava, kara ve deniz yollarının elverişsiz ve soğuk bir dönem yaşadığını, ulaşımın güçlükle yürüdüğünü, Türkiye'nin çoğunluğunda okulların "hava koşulları" nedeniyle tatil edildiğini fark ediyoruz. televizyon kanallarındaki haberlere göre, havalar daha da soğuyacak, önümüzdeki haftalarda, yeni yağışların geleceğine tanık olacağız.
bazı ülkelerde, "hava"ların böyle soğuması doğaldır, meselâ Rusya'da, coğrafî nedenlerle, "hava"ların böyle olması normaldir. Sibirya bozkırları ve ormanları bir yandan, bir yandan da kutup soğukları, Rusya'nın iç bölgelerini de soğutmakta, Ural Dağları, Altay Dağları, Rusya'nın bir çok kentini kuşatan soğukların nedenleridir. Rusya'da Murmansk bölgesi de çok soğuktur, Kuzey Kutbu'na yakın bölgelerde, Rusya Halkı, herhâlde evlerinden dışarı aylarca çıkmıyorlardır.
Türkiye'de ise, Marmara Bölgesi, Trakya, İç Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Türkiye'nin Güney Bölgesi, özellikle de Toros Dağları'nın olduğu bölgelerde, "hava" kar yağışlıdır, don ve buzlanma vardır, bu da normaldir, her yıl, coğrafî nedenlerle bu soğuklar bu bölgelerde yaşanır.
ben, şahsen, Türkiye'nin bir çok bölgesinde kalmış bir Tarihçi olarak, kış sahnelerine çok rastladım!
meselâ, Trakya kışında kaldım, karlı havalarda Trakya'nın soğuklarına tanık oldum. İstanbul'un kışlarını ise çok yaşadım, Yalova-Bursa bölgesinin kışlarını yaşadım, İç Ege'deki kışlara tanık oldum, İç Anadolu kışlarını çok yaşadım, Doğu Anadolu'nun kışlarını yaşadım, Toros Dağları'nın kışlarını yaşadım, Bolu Dağı'nın kışlarını yaşadım, Ege Bölgesi'nin kışlarını yaşadım.
Türkiye'nin tarihinde, Rusya'daki gibi kış sahneleri çoktur.
bir kış da, bir süre, Kırgızistan'da kalmıştım. Kırgızistan'ın, Bişkek'in kışı da garip idi, her taraf karlı idi, donmuş ve buzlanmıştı, karşıda Tanrı Dağları görünüyordu, yürümek bile olanaksızdı. Bişkek'te kışı tamamlayamadım, donarım diye korktum, ama, kışın ilk aylarında kaldım.
Balkanlar da, Rusya gibidir, yüksek dağların kuşattığı kentler, kasabalar, köyler, kışın soğukları ile yaşamaya alışmışlardır sanki. ama, bencileyin Akdeniz insanları, Balkanlar'ın iç bölgelerinde yaşamayı bilemez, belki Adriyatik Denizi kıyılarındaki soğuğa katlanırız.
"havalar iyice soğudu!" diye başlamıştım lâfa.
Nâzım Hikmet, bir şiirinde, okurlarını uyarır, "bu dünya soğuyacak" der.
iklim değişimleri ile ilgili bir çok kurum var bugün dünyada. geçmiş soğuklarla bugünkü soğukları karşılaştırmak için bilimsel verilere ihtiyacımız var. geçmiştekinden daha soğuk bir hava hissetmişsek, bilim adamlarına danışmak gerekir. Birleşmiş Milletler de, iklimin değiştiğini saptıyor, geçen yıl, bir İklim Değişmeleri Konferansı yapmışlardı Kopenhag'da.
Nâzım Hikmet'in "bu dünya soğuyacak" derken, bir "müneccim" gibi, iklimlerin de değişeceği tezini öne sürdüğünü kabûl edebiliriz.
bunda, elbette, bireylerin hassasiyetlerinden daha çok milletler ve devletler hassas olmalıdır.
"havalar, iyice soğudu!"
Orhan Veli'nin "beni bu güzel havalar mahvetti!" şiirindeki gibi, ama, bu kez "mahvolmayacağız", bu kez, Atatürk gibi "hayatta en hakikî mürşit ilimdir!" deyip bilimin yol göstericiliğine güveneceğiz.
SİNAN ÖNER
No comments:
Post a Comment