Wednesday, February 27, 2013

Profesör Erdal İnönü Anıldı

Profesör Erdal İnönü, Kültür Üniversitesi tarafından düzenlenen törenlerle anıldı. ne yazık ki, törenlere, İstanbul dışında olduğum için katılamadım. Profesör Erdal İnönü'nün 1983-1993 yılları arasında hazırladığı bir çok toplantıya, mitinge, konferansa, kurultaya katılmıştım, sonraları da, siyaseti bıraktığı yıllarda bazı toplantılarına katılmıştım.
bu nedenle, Profesör Erdal İnönü ile ilgili herhangi bir toplantı ya da anma töreni beni ilgilendiriyor, Kültür Üniversitesi'nin toplantı duyurusunu gazetede okumuştum, ama, İstanbul'da yaşamadığım için, kış koşullarında toplantıya katılmak mümkün olmadı.
Kültür Üniversitesi'nin düzenlediği Profesör Erdal İnönü'yü anma toplantısına ilgi yoğunmuş, katılım da çok iyi, haberlerden okuduğuma göre, bir çok Profesör de yer almışlar toplantıda, Profesör Doğan Kuban "onur konuğu" olarak konuşma yapmış. İnönü Ailesi, başta Sevinç İnönü olmak üzere, "tam kadro" gelmişler toplantıya, CHP Milletvekili Gülsün Bilgehan da -Profesör Erdal İnönü'nün yeğeni- toplantıya katılmış.
Profesör Erdal İnönü, katılıma çok önem verirdi siyasî hayatında, bilimsel çalışmalarında da katılımın geniş olmasını isterdi, SODEP'te, SHP'de, kurultayların, toplantıların, mitinglerin çok kalabalık olması için çaba harcardı, çabaları boşa gitmezdi genellikle, kazandığı seçim sonuçlarından bellidir bu.
Profesör Erdal İnönü, hem bir bilim adamı idi, hem de bir siyaset adamı, siyasette başarısız olduğunu söylemek olanaksızdır, 1985'de kurduğu SHP'yi 1989 Seçimleri'nde birinci parti yapmayı başarmıştı meselâ, bu kadar kısa bir sürede elde ettiği başarıyı sürdürdü, 1991 Seçimleri'nde SHP'yi bir hükümet partisi yapacak kadar oyu yine kazandı. Profesör Erdal İnönü, bilim adamı olarak da çok başarılı bir insandı, fizik alanında yaptığı çalışmalarla kısa sürede Profesör olmuş, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin ilk döneminde öğretim üyesi olarak yer almış, sonra bir süre ODTÜ Rektörü olarak çalışmış, TÜBİTAK'ın kuruluşunu gerçekleştirmiş, TÜBİTAK'da çalışmış, Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışmış, bir yandan da uluslararası ödüller kazanmış, Amerika'da araştırmalar yapmış, araştırmaları ile ilgili yaptığı yayınlarla da uluslararası düzeyde saygınlık kazanmış bir bilim adamıydı.
Profesör Erdal İnönü, siyaseti bıraktıktan sonra kitaplar yazmıştı. "Anılar-Düşünceler" kitabı, iki büyük ciltte, bir anlamda "özyaşamöyküsü" idi Profesör Erdal İnönü'nün. okurlarıma öneririm Profesör Erdal İnönü'nün "Anılar-Düşünceler" kitabını.
Profesör Erdal İnönü, bana fizik dersleri vermemişti ama, 1983 ile 1993 arasında, on yıl, hemen her gün demeçlerini okudum, TV'de, radyoda izledim, ve bizzat, salonlarda, meydanlarda, konuşmalarını izledim. çok partili demokrasiyi, 1983 ile 1993 yılları arasında Türkiye, biraz da Profesör Erdal İnönü sayesinde uygulamıştı. siyasî kişiliği ile de, on yıl, seçmenlerine liderlik yapmayı başarmıştı Profesör Erdal İnönü; sosyal demokrasiyi Türkiye'de uygulama yönünde çaba harcamış, Türkiye'nin tarihinden, sosyal zenginliklerinden, kültüründen, geleneklerinden yararlanmış, bir "sentez"e yönelmişti Profesör Erdal İnönü.
Profesör Erdal İnönü'yü hiç unutmadan siyaset yapmayı başarmak, bugünün sosyal demokrat partilerinin bir ödevidir, hatta, başarılı olmalarının bir koşuludur bu ödev.
SİNAN ÖNER
 

Tuesday, February 26, 2013

Fernand Braudel'i Hatırlarken

Fransız Tarihçi Fernand Braudel'in eserlerini hatırlarız; tarihyazımı tarihinde önemli eserlerdir Fernand Braudel'in eserleri.
"2. Felipe Dönemi'nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası", "Maddî Uygarlık ve Kapitalizm", "Uygarlıkların Grameri", "Tarih Üzerine", Fernand Braudel'in Türkçe'ye çevrilmiş eserlerinden bazıları.
Fernand Braudel'in "2. Felipe Dönemi'nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası", iki ciltlik bir başyapıt idi, tam bir tarih kitabı, "Herodotos Tarihi" ile başlayan tarihyazımı geleneğinin 20. Yüzyıl'daki bir örneği idi. Braudel, "kitabı yazmak için, Akdeniz çevresindeki tüm kütüphane ve arşivlerde çalıştığını" söyler. Fernand Braudel'in "Maddî Uygarlık ve Kapitalizm" kitabı ise, üç ciltlik bir kitap idi, "kapitalizm tarihi" ile ilgili yazılmış en iyi tarih kitaplarından biriydi.
Fernand Braudel, tarihyazımı metodolojisi açısından bir yenilikçi idi, ama, tarihyazımı geleneklerini kavramış bir tarihçi idi, Herodotos, Tacitus gibi eski tarihçilerden Michelet gibi yeni tarihçilere, bir tarihyazımı tarihinden geliyordu. "Annales Okulu"nda yer almıştı Fernand Braudel, farklı sosyal bilimlerin temsilcilerinin oluşturduğu "Annales Okulu", bilimlerin birbirleri ile yardımlaşmasına ve disiplinlerarası çalışma ilkelerine bağlı bir tarihçilik okulu idi. Fernand Braudel, bir tarihçi olduğu kadar bir coğrafyacı idi, bir iktisatçı idi, bir dilbilimci idi, Lucien Febvre, Marc Bloch gibi "Annales Okulu" tarihçileri de öyle idiler, farklı sosyal bilimleri tarihçilik biliminde "sentez"liyorlardı bir bakıma.
Fernand Braudel, tarihyazımı metodolojisi ile ilgili denemelerini "Tarih Üzerine" kitabında bir araya getirmişti, geliştirdiği "uzun süre" kavramını da bu kitabında anlatmıştı. Braudel'e göre, tarihî gelişmeler, "uzun süre"de gerçekleşirlerdi. "kapitalizmin tarihi" de "uzun süre" kavramı ile kavranabilirdi ancak.
Braudel, farklı uygarlıkları karşılaştırdığı "Uygarlıkların Grameri" kitabında ise, dünyadaki farklı uygarlıkların karşılaştırmalı tarihini yazmıştı.
Fernand Braudel, "karşılaştırmalı tarihçilik" metodlarını tarihyazımına kazandırmış bir tarihyazımı metodolojisi geliştirmişti.
Braudel'in eserleri, 20. Yüzyıl'ın sosyal hareketleri içinden tarihî gerçekliğe modern bir tarihyazımı metodolojisi ile bakışın getirdiği eserlerdir. Fernand Braudel, özellikle tarihçilik bilimi ile iktisat bilimini birbirine yaklaştıran bakış tarzı ile hâlâ esinleyici bir tarihçidir, bir sosyal bilimcidir.
SİNAN ÖNER

Tuesday, February 19, 2013

İstanbul'u Anlatmak

İstanbul'u anlatmak, Türkiye'de yaşayan bir yazarın ilk ödevlerinden biri olmalıdır. geçmişte de öyleydi, Osmanlı'nın son yıllarında, Cumhuriyet'in ilk yıllarında, bazı yazarlar, İstanbul'u anlatan öyküler, romanlar, tarih kitapları yazmışlardı.
"İstanbul'u sevmezse gönül, aşkı ne anlar?" diyordu bir şarkısında Münir Nurettin Selçuk. bir yazar, anlatacağı kenti elbette sevmelidir, ama, sevmek basit bir iş değildir, meselâ İstanbul'u yazmak isteyen bir roman yazarının İstanbul'u araştırması, tarihi ile, bugünkü yapısı ile İstanbul'u anlaması gerekir, yoksa, kente yalnızca bir sempati ile yaklaşmak yeterli değildir.
İstanbul'un geleceği ile ilgili bir çok bilim adamı kaygılıyken, yazarların İstanbul'u anlatmak için çaba harcamalarını istemek doğaldır. İstanbul'un tarihi ile ilgili bazı araştırmalar yayınlanmıştı geçen yıllarda, Tarih Vakfı da bir "İstanbul Ansiklopedisi" hazırlayıp yayınlamıştı. ama, edebiyat alanında, hâlâ İstanbul'un anlatılmaya ihtiyacı vardır. İstanbul'un geleceğinde, yine geçmişinden bugüne gelen eserler ya da kalıntılar olacak, tarihî değişmeler yine birtakım tarih yasalarına göre yaşanacak.
İstanbul'un bugünkü gerçeklerinin de anlatılması, Türkiye'nin yazarlarının bir ödevidir.
İstanbul, Bizans Devleti'nin ve sonra da Osmanlı Devleti'nin başkentliğini yapmış bir kent. 1500 yıldan uzun bir süre devletlere başkent olmuş İstanbul, Cumhuriyet Tarihi'nin de başlıca merkezlerinden biridir. İstanbul'u anlatmak, yazar açısından bir okuldur aynı zamanda, edebiyat sanatında ustalaşabileceği bir okul.
SİNAN ÖNER

Monday, February 18, 2013

Jean Jacques Rousseau'nun Eserleri

Fransız filozof Jean Jacques Rousseau'nun bir çok eseri Türkçe'ye çevrildi. hatta, daha Osmanlı devleti yıkılmadan önce Osmanlı Türkçesi'nde Rousseau'nun eserleri yayınlanmıştı. Rousseau, Voltaire ve Diderot ile Fransız "aydınlanma"sının liderlerinden biri olarak kabûl edilir.
neler yazmıştı Jean Jacques Rousseau?
Türkçe'ye çevrilen bazı eserlerini hatırlayalım: "Emile", "İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı", "Toplum Sözleşmesi", "Bilimler Hakkında Söylev", "Yalnızgezerin Düşleri", "İtiraflar".
Rousseau, Diderot ile yakın dostluğu nedeniyle "Ansiklopedi"nin yazımına da katılmıştı. "Ansiklopedi" de, kısmen Türkçe'ye çevrildi.
Jean Jacques Rousseau'nun "Emile" kitabı, bir eğitim felsefesi romanı idi. Rousseuau'ya göre, eğitim, toplumsal kötülüklerin önlenmesi için vardı, eğitimin nasıl bir eğitim olması gerektiği üzerinde yüzyıllardır tartışılıyordu, Rousseau da bir eğitim felsefesi önermişti "Emile" kitabında.
Rousseau'nun tarih felsefesini yansıtan kitabı "İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı" idi. Rousseau, bu kitabında, sosyal sınıf farklarının tarihî kaynaklarını, nedenlerini incelemişti. bir Tarihçi olarak Rousseau'yu anlamak için "İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı"nı okumak gerekir.
Rousseau'nun, toplum felsefesi ve hukuk felsefesi alanlarındaki anlayışını yansıtan "Toplum Sözleşmesi" kitabı ise, hâlâ etkileyici bir kitaptır, 1789 Fransız İhtilâli'ni etkileyen kitaplardan biriydi, sonra da, bir çok ülkenin diline çevrildi ve sosyal olayları ya da gelişmeleri etkiledi. "Toplum Sözleşmesi" kitabı, bilim adamlarını da etkilemişti. bir çok üniversitede, hâlâ bir ders kitabı gibidir "Toplum Sözleşmesi".
Rousseau'nun ilk eserlerinden biriydi "Bilimler Hakkında Söylev", Diderot'un da önerilerini almıştı bu kitapta Rousseau.
Jean Jacques Rousseau, "bireycilik akımı"na örnek gösterilen "Yalnızgezerin Düşleri" kitabında, birey açısından toplumsal gelecek tasarımlarını ele almıştı; kitap, bir felsefe eseri olmakla birlikte edebî bir üslûp ile yazılmıştı
Jean Jacques Rousseau'nun bugüne kadar etkisini sürdürmüş bir eseri de, "İtiraflar" kitabıdır. Rousseau'nun "İtiraflar"ı, 1789 Fransız İhtilâli öncesi Fransa'da yaşayan bir filozofun özyaşamöyküsünden sahneler içermektedir.
Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" kitabı ile, Cumhuriyetçi düşüncelere esin kaynağı olmuş bir filozof idi. Rousseau'nun "hümanist" felsefesi ise, özellikle eğitim alanında etkili oldu, çocukluktan yetişkinliğe insanın kötülüklerden korunmasının, iyiliği seçmesinin olanaklarını araştırmıştı Rousseau. bir ahlâk filozofu olarak Jean Jacques Rousseau, hâlâ geçerli bir felsefe yaratmıştır. Rousseau'nun, insan karakterinin sosyal koşullara göre değiştiği yönündeki tezi, bugün de bir tartışma konusudur, Rousseau bu tezin bir sonucu olarak sosyal reformları savunmuş, 1789 Fransız İhtilâli'nin "eşitlik, özgürlük, kardeşlik" felsefelerinin esin kaynaklarını yazmıştır.
SİNAN ÖNER


 

Sunday, February 17, 2013

Denis Diderot'u Hatırlarken

Fransız filozof Denis Diderot'un eserlerinin çoğu Türkçe'de yayınlanmıştı, "Felsefe Konuşmaları", "Aktörlük Hakkında Aykırı Düşünceler", "Ansiklopedi", "Kaderci Jacques ve Efendisi", "Rameau'nun Yeğeni" gibi kitapları Türkçe'ye çeşitli defalar çevrilmişti.
Diderot, 18. Yüzyıl'ın "aydınlanma" akımları içinde yaşamış, Fransız "aydınlanma"sına, hazırladığı "Ansiklopedi" eseriyle liderlik yapmıştı. Diderot, Voltaire'ın, Rousseau'nun, D'alembert'in, D'holbach'ın dostluklarını kazanmıştı, bu dostluklarının ürünlerini "Ansiklopedi"de yayınladı.
1789 Fransız İhtilâli'nin entelektüel önkoşullarının hazırlanmasında, Diderot'un çabaları çok önemliydi.
Diderot, "materyalist felsefe"nin -Engels'e göre- doruklarını yaratmış bir filozof idi. neredeyse "diyalektik materyalist" bir görüşe varmıştı Diderot, "Felsefe Konuşmaları" kitabında. Diderot, "madde ve ruh" tartışmasını, hem "felsefe konuşmaları" ile felsefede, hem de bilim maddeleri ile "Ansiklopedi"de yapmış, tartışmaktan, bu alanda "filozofça düşünceler" üretmekten sakınmamıştı. Rus Çariçesi 2. Katerina da, Diderot'a hayranlık duyuyordu, Diderot'u Moskova'ya dâvet etmiş, Diderot da 2. Katerina'nın dâvetini kırmamış, bir ay kadar Moskova'da konuk olmuştu. Diderot'un felsefe alanındaki cesâreti ve gücü, sonradan dünyanın her yerinde hayranlıklar yaratmıştı. Osmanlı İmparatorluğu da Diderot'dan etkilenmiş, bazı eserleri Osmanlı Türkçesi'ne çevrilmişti. 1789 Fransız İhtilâli'ne esin kaynağı olmuş filozoflardan biri olarak Diderot, Osmanlı aydınları arasında da yankılanmıştı. Diderot, bilim çevrelerini de, kuşkusuz, etkilemişti.
Denis Diderot'un tiyatro hakkında yazdıkları da, dünya tiyatrosunu etkilemişti, bir çok ülkenin dilinde yayınlanan "Aktörlük Hakkında Aykırı Düşünceler", Türkiye'nin tiyatro tarihinde de esin kaynağı olmuş bir eserdi.
Diderot'un roman sanatına yaptığı katkılar da unutulmazdır, hâlâ bir çok edebî akımı etkileyen eserlerdir.
Denis Diderot, "madde"nin "ruh"u belirlediği "tez"i ile, "madde" üzerinde bilim metodları ile araştırmalar yapmayı önermişti, bu açıdan Diderot'un "materyalizm"i "bilimci materyalizm" idi. bilim deyince de, "diyalektik" metodun değeri ve tarihi ortaya çıkıyordu, Diderot, metodolojik olarak, "diyalektik" metodun "materyalizm" ile tam bir "sentez"ini yapmaktan kaçınmış, ama, böyle bir "sentez"e çok yaklaştığını belli etmişti. belki bunun bir nedeni, "felsefe tarihi" bilinciydi, Diderot, felsefe ile doğa bilimleri arasındaki farkları tümüyle ihmal etmek istememişti, felsefe, bilim metodlarından yararlanmalıydı, bilim de felsefeden yararlanmalıydı, ama, mutlak bir felsefe-bilim birliğini önermedi, bu, hem felsefenin hem de bilimin gelişmesi açısından doğaldı. Diderot, "mekanik" bilimi ile ilgiliydi, ama, felsefî metod açısından "mekanizm"i eleştirmişti. bunda da, felsefe ve bilim arasında, tarihten kaynaklanan farkları koruma eğilimi vardı.
SİNAN ÖNER

Saturday, February 16, 2013

Jean Paul Sartre'ı Hatırlarken

Fransız filozof, romancı, gazeteci, tiyatro yazarı, eleştirmen Jean Paul Sartre'ı hatırlamak, 20. Yüzyıl'ın felsefe okullarından birini kavramak için -varoluşçuluk okulu- yararlı bir girişim olur. Jean Paul Sartre'ın kitaplarının bazıları Türkçe'de yayınlanmıştı, ama, hâlâ yayınlanmayan kitapları olduğu gibi, bir toplu yayın da gerçekleştirilemedi bugüne kadar.
"Sözcükler", "Bulantı", "Tükeniş Çağı", "İş İşten Geçti", "Edebiyat Nedir?", "Estetik Üzerine Denemeler", "Baudelaire", "Yöntem Araştırmaları", "Sartre ile Söyleşiler", "Varoluşçuluk", "Diyalektik Aklın Eleştirisi", Türkçe'de yayınlanmış eserleri arasındadır.
Jean Paul Sartre, felsefeye yeni bir akım kazandıran filozoflardan biridir, aynı zamanda edebiyat ve politika ile ilgilenen bir filozof idi, romanları ile tüm dünyayı etkilemiş, yazdığı eserlerin çoğu çoğu dilde yayınlanmıştır. Jean Paul Sartre, Birinci Dünya Savaşı yıllarında çocukluktan gençliğe geçmiş, İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazmayı sürdürmüş, dergiler yayınlamış, "rezistans" hareketlerinde yer almıştı. Jean Paul Sartre, varoluşçuluk akımını romanlarında uygulamış, felsefe akımı olarak da varoluşçuluğu açıklamış, anlatmıştı.
Jean Paul Sartre, aynı zamanda bir tarihçi idi, bir biyografi yazarıydı, bir araştırmacı idi. Jean Paul Sartre'ın felsefesinde karamsar bazı öğeler bulunmasına rağmen, genellikle iyimser bir yazardı, iyimser bir filozof idi, Jean Paul Sartre, bunda da "diyalektik" metodu uygulamış, karamsarlıkla iyimserliğin birbirlerine ve somut gerçeğe "diyalektik" bir bağlılıkla bağlı olduğunu yazmıştı. sosyal hareketlerde aktif bir demokrat idi Jean Paul Sartre, sosyalist hareketlerle ilgilenmiş, modern bir sosyalist politika geliştirmek için çalışmıştı. Jean Paul Sartre, "burjuva" bir tarihten geldiğini yadsımamış, ama, "kapitalizm"in varoluşçu bir eleştirisini de geliştirmişti. Jean Paul Sartre'a göre, "Marxizm, çağımızın aşılamaz bir felsefesi"ydi. Jean Paul Sartre, Marxizm'in özellikle Avrupa'da yaşadığı sorunları ele almış ve Marxizm'e varoluşçu bir katkı yapmaya girişmiş bir filozof idi.
Jean Paul Sartre, bir Balzac uzmanı idi, Balzac'ın biyografisi ile ilgili araştırmalar yapmıştı, Baudelaire ile ilgili de biyografi kitabı yazmıştı. 19. Yüzyıl Fransız edebiyatı ile ilgili Jean Paul Sartre'ın bir çok eseri vardır. "Edebiyat Nedir?" kitabında, edebiyat ve edebiyat tarihi ile ilgili düşüncelerini açıklamıştı Sartre. Jean Paul Sartre'ın sanat tarihi ve estetik araştırmaları da yayınlanmıştı. Sartre, felsefe ile sanatı ve edebiyatı birbirine yaklaştırmış, felsefe ile politikayı ve sosyal bilimleri de birbirine yaklaştırmaya yönelmişti. bu açıdan da, Sartre bir "sentez"arayışının felsefesini yapmıştı. Sartre'ın "Hegelci" bir yönü idi bu, "sentez"e yönelmeyi seçmişti Sartre.
SİNAN ÖNER
 

Tuesday, February 12, 2013

Profesör Macit Gökberk'i Hatırlarken

Felsefe Profesörü Macit Gökberk'i hatırlamak, felsefe kavramlarını tartışırken faydalı olacak bir seçimdir.
Profesör Macit Gökberk, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü yıllarca yönetmişti. "Felsefe Arkivi" dergisinin yayıncıları ve yazarları arasında Profesör Macit Gökberk de vardı.
Profesör Macit Gökberk, "Felsefe Tarihi" eseriyle Türkiye'nin felsefe tarihine geçmiş bir filozof idi.
Kant ve Herder'in tarih felsefeleri ile ilgili, "Kant ile Herder'in Tarih Anlayışları" kitabını yazmıştı. Profesör Macit Gökberk'e "Türkiye'nin Hegel'i" demek bu açıdan doğaldır, hem tarih felsefesi, hem de felsefe tarihi araştırmaları yapmıştı Profesör Macit Gökberk. dil felsefesi alanında "Değişen Dünya, Değişen Dil" eserini yazmıştı. mantık üzerine araştırmalar yaptı.
Profesör Macit Gökberk, "Felsefe Tarihi" kitabında, "Hegelci" anlayışını uygulamıştı, felsefenin hem felsefece tarihini hem de sosyal temellerini anlatmıştı. hem felsefe kavramlarını incelemişti, hem de filozofların yaşadıkları sosyal, ekonomik, siyasî, kültürel tarihi ele almıştı.
Profesör Macit Gökberk'in yetiştirdiği öğrenciler sayesinde, Türkiye'de hâlâ felsefe eğitimi ve felsefe okurları vardır.
SİNAN ÖNER
 

Hukuk, Siyaset ve Tarihçilik

Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi eski Yunan filozoflarının eserleri ile, Roma Hukuku ve eski Romalı tarihçilerin eserleri, hâlâ güncel. hukuk felsefesi, siyaset felsefesi güncel tartışmalarda yer aldıkça da, tarihçiliğin de katkısı ile, güncelliklerini koruyacaklar. bir çok ülkede, hukuk devleti ilkeleri, hukukun sosyal fonksiyonu ile ilgili gerçekler, siyaset kavramının devlet ve devlet-ötesi anlamları, zihinde ve pratikte karşılıkları, hukuk felsefesi ile siyaset felsefesini güncel tartışmaların merkezine getiriyor, tarihçilik de hukuk bilimi ile ve siyaset bilimi ile işbirliği dönemi yaşıyor.
Anayasa ve yasaların nasıl yazılacağı, hangi ilkelere bağlı bir yasa yazımı yapılacağı, tartışmalarda öncelik taşıyor. siyaset ihtiyaçları ve fikirlerinin yasaların yazımında -hukukun somutlaşmasında- belirleyici olması olasılığı, kaygılar yaratıyor, tartışmaların sürüp gitmesinde etkileyici oluyor.
Avrupa Birliği'nin kurulması ve yerleşmesi ile, yeni hukuk akımları, yeni siyasî düşünceler yayıldığı gibi, Türkiye gibi Avrupa Birliği üyeliğine aday ülkelerin hukuk felsefesine ve siyaset felsefesine yönelişine neden oluyor. Türkiye, bir "ulus-devlet" olarak, "ulus-ötesi" nitelikler taşıyan Avrupa Birliği'ne katılmak istiyor, bu yönde anlaşmalar imzalıyor, bir yandan da, Avrupa Birliği'ne üye öteki "ulus-devlet"lerin tarihlerine, hukukî ve siyasî durumlarına ilgiyle yaklaşıyor.
hukuk, siyaset ve tarihçilik, eski Yunan ve eski Roma dönemlerindeki gibi, bilim adamlarının öncelikli ilgilerini oluşturuyor. eski Yunan kent devletleri ve demokrasi deneyimleri, eski Roma Hukuku ve Roma Devleti'nin yapısı, Senato deneyimleri, eski Yunan filozoflarının tarih felsefeleri ve eski Romalı tarihçilerin eserleri, bilim adamlarının güncel araştırmalarında ve çalışmalarında önemli "referans" kaynakları olma özelliklerini sürdürüyorlar. Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların yayınlarında, hukuk, siyaset ve tarihçiliğin özel konumları hâlâ geçerli.
hukuk felsefesinin, hukuk biliminin, siyaset felsefesinin, siyaset biliminin ve tarih biliminin, daha uzun bir süre işbirliği içinde dünya milletlerinin güncel fikirlerini ve kurumlarını etkileyeceği bellidir, bu açıdan tarihe yönelik ilgi, tarih araştırmalarına yönelik çabalar korunmalı ve güçlendirilmelidir.
SİNAN ÖNER

About Me

My photo
Mersin, Türkiye
Historian, Poet, Translator, Novelist, Cinema Writer